Bir zamanlar hükümet zam yapacak olduğunda gecenin bir yarısını kullanırdı. Sabah vatandaş uyandığında bilmem neresine ne kadar kazık girdiğini uyku sersemiyken anlamaya çalışıyordu. Hükümetin gece yarısını tercih etme sebebi yaptığının doğru bir şey olmadığını bilerek ve büyük tepki çekeceğini düşünerek bu yolu seçiyordu.
TFF de yaptığının doğru olmadığını bildiğinden ve büyük tepki çekeceğini hesapladığından eski zamlar misali gece yarısı açıklama yapmayı tercih etmiştir. Fakat öyle hatalara kapı aralamış ki bütün yorumcu ve spor camiasının diline düşmekten kurtulamamışlardır. Hatalar zincirinde Fenerbahçe’yi kurtarayım derken gece yarısı açıklaması Fenerbahçe’yi ateşe atmıştır. Bu sebepten dolayı Fenerbahçe şike yapmıştır.
Başbakan UEFA başkanı Platini karşısında “kulüpler değil şahıslar ceza alsınlar” derken iki hatanın altına imza atmıştır. Birincisi dava aşamasındaki bir olaya taraf çıkarak davayı etkilemiştir. İkincisi de Fenerbahçe’nin şikenin içerisinde olduğunu tescillemiştir. Başbakan Fenerbahçe’nin temiz olduğuna inansaydı böyle bir istekte bulunmazdı diye düşünüyorum. Onun için Fenerbahçe şike yapmıştır.
Bir diğer konu futbolculara verilen ceza şikenin olduğunu tescillerken ince detayı da gün yüzüne çıkarmıştır. İbrahim Akın’ın sağlam bir arkasının olmadığını ve Fenerbahçe’nin sağlam bir arkası olduğundan ceza verilemediğini gün yüzüne çıkarmışlardır. Gücün adaletin üstünde olduğunu en iyi de Aziz Yıldırım’ın ceza almamasıyla öğrenmiş bulunuyoruz. Yine buradan şu sonuca da varabiliriz. Fenerbahçe yerinde başka bir kulüp olsaydı kesinlikle gözünün yaşına bakmadan küme düşürülürdü. Güç adaletten Fenerbahçe şike yapmıştır…
İnternete düşen A. K. ile Demirören arasında geçtiği iddia edilen ses kaydı dökümünü görüp inceledim. Her şey o kadar açık itiraf edilmiş ki cenabı Allah tuzak kuranların tuzaklarını boşa çıkarmış. Bu şartlar altında Trabzonspor eğer rakip olarak ikinci lige düşmesi gereken Fenerbahçe’yle maç oynuyorsa Fenerbahçe’nin bunu öpüp başının üstüne koyması gerekir.
Fenerbahçe Trabzon karşılaşmasında çıkan olaylarda seyirciyi suçlayanlara asla katılmıyorum. Elbette taşkınlık asla bir çözüm değil, fakat adaletin olmadığı yerde toplum kendi adalet düzenini kurmaya çalışıyor. Burada en büyük suç federasyona aittir. Eğer suçlanacak bir birim varsa o asla Trabzon seyircisi değildir. Çünkü Trabzonspor seyircisi o sahada güzel oynayıp Trabzon’u yenen bir sürü rakip takımı alkışlamıştır. Anlayana…
Fenerbahçe bu seneki müsabakalarda Trabzonspor’a karşı bariz bir üstünlük sağlamış ve bu üstünlük sayesinde geçen senenin şampiyonluğunu hak ettiklerini iddia ediyorlar. Geçen sene devre arasında ikinci lig takımlarına takır takır maç kaybederken kimse Fenerbahçe’nin süper lig takı olduğuna inanası gelmiyordu. Ayrıca şu an Galatasaray’ın bel kemiği olan Selçuk ve Beşiktaş’ın defansını ayakta tutan Egemen ve birçok kişi Trabzon’u terk etti. Bunun en büyük sorumlusu da Trabzon’un hakkını çalanlardır. İşte o çalınan hakkı sen adaletinle geri iade etmezsen toplum bir şekilde o adaleti sağlamaya çalışır. Bundan da kimse lütfen gocunmasın..
Trabzonun çalınan şampiyonluğunda en büyük pay başbakana aittir trabzonspor demekki yapılan haksızlıkları hak ediyor galatasaraya stad yapıldı başbakanı yuhaladılar ama biz ne yaptık trabzonspor stadında AKP kongresi yapıldı başbakan çıktı aslanlar gibi konuşma yaptı aynı şeyler galatasarayın başına gelseydi o başbakan o stadın bırakın içini kapısına varabilirmiydi TRABZON halkı bunun siyasetlen ilgisi yok o başbakanı o stadın içine sokmazdım yazıklar olsun o başbakanı o stadda dinleyenlere şampiyonluğumuzu çalan adamları alkışlayanlara yazıklar olsun