Şalpazarı Belediye Başkanı Sayın Refik Kurukız, ilçe merkeziyle ilgili bir kentsel dönüşüm projesi açıkladı. Ayrıntılara girmiyoruz.
Şalpazarı merkezin bir kentsel dönüşüme ihtiyacı var mı? Şüphesiz. Durum ortada. Fakat bu hiç kolay bir iş değil, çünkü insanlara daldaki iki kuşu gösterince öyle kolay kolay ellerindeki bir kuşu vermek istemiyorlar. Bu projede de benzer problemler yaşanacaktır.
Bu hamle bizi 50 yıl kadar geriye götürdü. Yaşı müsait, hafızası yerinde olanlar hatırlar:
Şalpazarı’nda 1970’li yılların ortalarında da bir kentsel dönüşüm gerçekleşmiş ve iyi kötü yöreye özgü mimari özellikleri olan ahşap-yarı ahşap binalar yıkılmış, yerine bugünkü bir daha dönüşüme muhtaç hale gelen manzara ortaya çıkmıştı. Hiçbir estetik ve mimari kaygı taşımayan, dümdüz betonarmeler.
O zaman hâkim olan zihniyet “Beton olsun da ne olursa olsun, nasıl olursa olsun” şeklindeydi. Betonarme=modernite idi. Ama şekilde görüldüğü gibi çok büyük bir hataydı, şehircilik anlamında vahim bir cinayetti.
Neyse, o geçti gitti. Şimdi inşaallah her ne yapılacaksa bir 50 yıl sonra yine insanların yüzünü buruşturarak baktığı-bakacağı, dönüştürme ihtiyacı hissedeceği bir manzara görülmez.
Şalpazarı coğrafyası itibariyle ne yaparsanız yapın, ne kadar yatırım yaparsanız yapın Paris olmaz. Köylerin dere boyu buluşma noktalarının en büyüğü olarak kasabaya dönüşmüş bir yerleşim merkezidir. Adı üstünde pazardır, tıpkı benzeri olan sahilden içerideki diğer ilçeler gibi.
“Eldeki kuş, daldaki kuş” dedik. Yaklaşık 20 sene önce devletin tapulu orman arazilerimizi elimizden çekip aldığını sanırım hiçbirimiz unutmamışızdır. Sonra Refik başkan konuşmasının sonlarına doğru Üsküdar’daki kentsel dönüşümden örnek verdi. Acaba Üsküdar’da her şey yolunda mı gitti?
Eski belediye binasının da bulunduğu arazide Korkmazlar Çarşısı diye bir birim vardı. Orada da bizim yakın bir arkadaşımızın 10 m2 kadar bir dükkanı. O zaman mülk sahipleriyle yapılan toplantılarda herkes binbir türlü kapris yaparken, işi yokuşa sürerken bizim arkadaş hep olumlu yaklaştı, bütün şartları kabul etti, yetkililere hiçbir zorluk çıkarmadı. Sonunda toplu mutabakat sağlandı, yeni bir çarşı yapıldı ama o da ne?! Bizim arkadaşa bir işporta tezgâhı açacak kadar bir kulübe bırakmışlardı! Sözleşmede de öyle bir şey yoktu. Oraya başvur, buraya başvur, sonuç yok. Sonra mahkemeye verdi, şimdi ne aşamada bilmiyorum.
Doğup büyüdüğüm, çocukluk yıllarımı geçirdiğim (içinde Şalpazarı’nın en karanlık günlerinden biri olduğu için en güzel yılları diyemiyorum maalesef) memleketim için konu hakkında uzaktan edeceğim iki satır kelam bunlar. Hayırlı uğurlu olsun, Avrupalı 300-500 yıllık binaları kullanırken ülkem artık kentsel dönüşümlere ihtiyaç duymasın.




