Mehmet Muhcu İstanbul’u tercih etti.

Şalpazarı eski belediye başkanı Mehmet Muhcu, İstanbul 1. Bölgeden Ak Parti aday adayı oldu. 1999-2009 yılları arasında Şalpazarı belediye başkanlığı görevinde bulunan Muhçu, Trabzon’u değil de İstanbul’u tercih etmesinin esas sebebinin Trabzon’da kendisinden önce aday adayı olan Şalpazarlı Av. Nevzat Çabuk’un işini zorlaştırmamak olduğunu söyledi. Mehmet Muhcu, ŞALFED yönetim kurulunun olağan toplantısına katılarak, pazar günü temayül yoklaması olacağını hatırlattı ve yoklamada oy kullanacak olanlara ulaşabilecek hemşehrilerinden destek talebinde bulundu. Mehmet Muhçu, özetle şunları söyledi. “Şalpazarlı bugüne kadar seçilen değil seçen konumunda olmuştur, amiyane tabirle oy deposu olarak görülmüştür. Nevzat Çabuk faktörünün yanında, Trabzon’da milletvekili sayısı az olduğu için orada sıra bulmamız zordu. Bir diğer faktör, Şalpazarı’nın Trabzon’da 8-9 bin civarında oyu bulunurken İstanbul’da sadece Anadolu yakasında yaklaşık 27 bin oyu mevcut. Trabzonlu adaylar bugüne kadar bu insanlara gelip hemşehrileri olarak oy istemiş ama seçilsin seçilmesin, seçimden sonra gelip selam bile vermemiştir. Biz aday olabiliriz ya da olamayabiliriz. Ancak bir sonraki seçim için insanımızın önünü açmak istedik.

 

Sayın başbakanla görüştüğümde bana “Hayırlı olsun. Vakti saati gelmişse olur” dedi. Bundan aday olacağımız anlamı da, olmayacağımız anlamı da çıkmaz. Biz çalışmalarımıza devam ediyoruz. Temayül yoklamasından sonra duruma göre yine bir araya gelir yol haritası belirleriz”

 

Mehmet Muhçu, daha sonra sitemize özel açıklamalar yaptı ve sorularımızı cevapladı. Önce aday olmasının gerekçelerini açıklayan aday adayı şunları söyledi. “Bugüne kadar Şalpazarlıların yerel bazda temsilcisi olmuş ama milletvekili bazında bir temsilcisi olmamış. İstanbul’da toplam 27 bin seçmen ve 70 bine yakın nüfusu olan Şalpazarlıların temsilcisi olmak için bu yola çıktık. Burada yaşayan Şalpazarlıların tamamını kucaklayarak, sorunlarını ve sıkıntılarını İstanbul il bazında çözmemiz gerekenleri çözeceğiz.

 

Şunu söylemek istiyorum: Biz parlamentoya gitsek de gitmesek de, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Şalpazarı ve Şalpazarlıların, birlik ve beraberliğin tesisinde, kültürünü yaşatmasında her zaman yanında olacağız.

 

 

-Trabzon’un ilçelerine baktığımız zaman, ekonomik açıdan en geri kalmış ilçe Şalpazarı’dır. Bu konuda büyük sıkıntıları vardır. Bunları geçmişte belediye başkanlığımız döneminde çözmeye çalıştık ama Şalpazarı belediyesi’nin kısır imkanları dahilinde başarılı olamadık. Ekonomi dışında Şalpazarlıların bir sıkıntısı daha var, onu da bir örnekle açıklamak istiyorum: Bir Şalpazarlı doktora gittiği zaman, doktor “bugün vizite bitti, yarın gel” dese gider ve yarın gelir. Halbuki hastalık halidir ve bir gün ertelenmesi bile ciddi sonuçlar doğurabilir. Bu kadar mütevazi insanlar metropol bir şehirde daha çok eziliyor. Tabiî kapısını çalabilecek, sığınabilecek olduğu pek fazla insan olmadığı için de bu sıkıntıyı devamlı yaşıyor. Biz bu insanların güveni olacağız, babası olacağız. Hem ağabeyi hem kardeşi olacağız.

 

-Peki sayın Muhcu, ekonomik sorunlar aşağı yukarı diğer bütün sorunların kaynağı gibi görünüyor. Trabzon bazında düşünürsek, merkezin doğusunda kalan ilçelerinde bu sıkıntını olmadığını görüyor ve nasıl bir formül uyguladıklarını biliyoruz. Bence bunun yolu devletle ticari ilişki kurabilmekten geçiyor. Ticari ilişki denince akla hemen yolsuzluk ve tüyü bitmemiş yetim hakkı gelmemeli. Nihayetinde birileri bu işleri yapacak ve yapıyor da. Ben artık bu konunun açıkça konuşulmasında da bir mahzur olmadığını, başta Şalpazarı olmak üzere batı ilçelerinin ekonomik sorunlarının çözümünün bu yoldan geçtiğini düşünüyorum. Sizin bu konudaki fikriniz nedir?

 

-Konuya şöyle bakmak lazım: İnsanın hayatta kalması için hava, su ve gıda lazımdır. Hava ve su bedava, ancak gıda söz konusu olunca ekonomi devreye giriyor. Gıdanın temini için para kazanmak lazım. Daha açıkçası ticaret yapmak ya da ticaret yapanın yanında çalışmak lazım. Öyleyse insanların hayatını idame ettirebilmesi için paraya ihtiyaç var. Bu parayı da meşru zeminde kazanması lazım. Meşru zeminin de hazırlanabilmesi için demokratik ülkelerde siyaset ana unsur değildir ama önemli bir etkendir. Bir yerde ekonomik açıdan güçlüyseniz siyaset ve bürokraside de güçlü olursunuz. Bugün İstanbul’daki Şalpazarlılara baktığımız zaman insan gücü var, sivil toplum gücü var. Fakat bu gücü doğru orantılı olarak ticarete yansıtamamışlar. Bunun altında yatan en büyük etkenlerden bir tanesi de sivil toplum örgütlerinin kültüre öncelik vermiş olmaları gelmektedir. Bu aslında yanlış bir tercih değildir, çünkü bir memleketin kültürü kaybolursa o insanlar da kaybolur. Ancak kültürün yanına ticareti de koymuş olsalardı, bugün her şey daha farklı olurdu. Ben yine de bu işleri bu noktaya kadar getiren arkadaşlara teşekkür ediyorum. Bu da bir başarıdır. Birlikte olmak elbette başarıdır. Biz bugüne kadar yapılmış olanları omzumuza alarak yürümemiz lazımdır. Biz bundan sonra kültür ve ticareti birlikte yürüteceğiz.