Dostlarım, epey ara verdim; sosyal medya olgusu, söyleyeceklerimizi hızla ve parça parça tüketince, derleyip toparlayıp şöyle dört başı mamur bir hasbihal edemiyoruz.

Hizmetkarlık en sevdiğim iş. Anam, bazı zamanlarda çoğul eleştiriyle hırsını yenerdi; “bu Gambaklular(Kanpakoğulları sülalemizin adı..) bi eferime yedi omuz (tepe) aşar gendü işlerin gelince, aha bellü..”derdi.  Babam  duymamazlığa vururdu tabi. 

Bu tarihi tespitin hamisiyim.. O nedenle, memleketimize hizmet söz konusu olunca, heyecana kapılıyorum, yedi omuz aşasım geliyor. Trans gibi bir şey bu. Ama her şey istediğimiz gibi olmuyor bazen. Yine de yaptıklarımızı endazeye vurup, eksiklerimizi görüp kabullenince, yılmıyoruz, yeni heveslerimiz yeşeriyor.

******
Güz geldi, bu mevsimler, memleketimim hafızasını göç zamanları; büyüklerimiz, torunlarına doğru kanatlanmaya hazırlanıyorlar. Aslında memleketimiz hala göçebe; okumak için, sonra rızık adına gurbete, iyice yerleşince memlekte yaz başlarında, oradan yaylalara ve tekrar dolu çuvallarla gurbete göç var habire. Yerimizde duramıyoruz.

Ama, geride bıraktıklarımızın göçü, iç yakıcı bir durum; sobasını yakacak takati olmayan yaşlılarımız, baba-ana-dede-ninelerimiz de göç hazırlığındalar. Gidecekleri yerde, altın saraylara koysanız da rahat edemeyecklerini bilyoruz; “aglı memlekette, bedeni böyyük şeher”lerde olacaklar. Ne yazık ki, şartlar buna mecbur ediyor onları.. Sıra bize de gelecek, sonraki kuşaklara da..

Bugünkü aktif nesiller, hizmette kusur  etmeyebilirler. Ancak, unutmayalım ki bu hassasiyet her geçen gün azalıyor. O halde, bir şeyler yapmalı. Başımızın tacı, gönüllerimizin sultanı büyüklerimizin, memleketinden, topraklarından, sosyal çevresinden kopmadan, ama rahat ederek, en azından kışı geçirecekleri bir ŞEHİRLİ DÜNYA kuralım onlara.

Şalpazarı’mızda, çok amaçlı “YAŞLI BAKIM VE REHABİLTASYON MERKEZİ”nin kurulmasını elzem görüyorum. Bu merkezde, köylerdeki zor yaşam koşulları altında kışı geçirmek zorunda kalan yaşlı-engelli ve kronik hastalarımız, bu bölgede kalarak, sağlık-eğitim-beslenme-barınma ve sosyal aktivite hizmetlerini alabilecekler bir merkezde çok rahat edeceklerdir.

Ne saatlerce yollarda perişanlık çekecekler, ne de herkesin işe güce daldığı koca şehirlerde mecburi esir olmaktan kurtulacaklardır. Esas olan onların rahat etmelerini, sosyal ortamlarda, nispeten şehirli yaşam sürebilecekleri mekanları oluşturmaktır. Devletimizin de sosyal politikalar konusunda hassasiyeti yüksektir. Bize düşen, Sivil Toplum Kuruluşları (STK) olarak, bu konuda kapsamlı projeler hazırlayıp, Kaymakamlığımız, Belediyemiz ve Muhtarlarımızla ortak hareket ederek, gerekli çalışmaları ısrarlı bir şekilde yapmaktır.

Bütünşehir olan Trabzon’umuzda, inşallah daha etkin hizmet beklentimiz içerisinde bu hizmete de ihtiyacımız olacaktır.

Tek derdimiz bu mu?.. Değil elbette. Gönüllü çalışmalarımızı biraraya getirdiğimiz  yeni bir çatımız var İstanbul’da; ŞALPAZARI EĞİTİM KST DERNEĞİ’miz, çok yönlü bakış açısıyla, gönülden ve ısrarla memleketine hizmet etmek isteyenlerin elele verdiği yeni bir platform oldu. 

Yeni Eğitim -Öğretim yılı başladı. Şalpazarı’mızın tüm okullarında, gözbebeklerimiz eğitim-öğretim görüyorlar. Onlara ne yaparsanız gönülden, derhal karşılığını alıyorsunuz. Minik öğrencilerimiz, birinci sınıflara başlıyorlar.. Biz de onlarla hep “birden” başlıyoruz. Üç yıldır, bu öğrencilerimizin tamamına “EĞİTİM SETLERİ” hediye ediliyor. Üç yılda, 400 (dörtyüz) adet birinci sınıf öğrencimizle bu setler buluşturuldu. Bu yüzden, heryıl birinci sınıftan başlıyoruz, devam ediyoruz.

Çocuk Festivallerimizin 3.cüsünü de yüksek başarıyla yaptık bu yıl, mayıs sonunda. Dört gün boyunca, İstanbul-Çanakkale-Edirne-İstanbul illerimizde, elli kişilik kafilemizle dünyaya baktık. Canlı yayınla evlerimize konuk oldun, gala gecemizde. Üç festival ile birlikte, Şalpazarı’ndan 200’e yakın,öğretmenlerimiz, çocuklarımız ve gençlerimizden oluşan,  4 kafile ile, toplam 16.ooo (onaltı bin) km yol katedildi.

Şalpazarı’mızın okullarında, 200den fazla öğrencimizin katıldığı,  ikinci kompozisyon ve resim yarışmaları düzenlendi. Başarılı  öğrencilerimize, 4 ad. laptop, 2 tablet bilgisayar, 4 fotoğraf mak ve iki kol saati hediyeleri verildi. Bu en haz aldığımız organizasyonlardı belki de, her şey somut, ortada..

Memleketimizin öğretmenleri, yine İstanbulda üç gün konuk edilmişlerdi. Zor, hassas, zafiyet ihtimali yüksek bir etkinlikti. Keyfi de o derece volkan gibiydi; başarısı, etkisi bizlere yeni ufuklar açtı.

Burs çalışmamız tüm hızıyla sürüyor, bir çok kiş ve kurumla irtibatlarımız devam ediyor. İyi bir gelecek için çırpınan öğrenci ve ailelerine katkı sunma gayreti çok yüce bir niyet. Bu hususta, toplumsal duyarlılık çok önem arzediyor. 

Zaman hızla akıyor, arkanıza bir bakıyorsunuz ki, kocaman bir hizmet yumağı ve mali tablo, sponsor desteği, şahsi katkı ve bizzat süreçlere katılmış olma gururu ortaya çıkmış oluyor. Emeği geçenlere minnet ve şükranla…

***
Gelelim memleketimiz, hasretimiz, şu sıralar tam bir siyaset kazanı (bu konuya girmeyeceğiz şimdilik.) Şalpazarı’na…Altyapı çalışmalarında önemli mesafeler alındı memleketimizde. Spor salonu bitmek üzere. Yollarımıza asfalt-beton çalışmaları devam ediyor. Ancak yeni bir tehlike var karşımızda; beton ve asfalt zeminlerde, toz, yaprak, çise-yağmur birleşince tatsız kazalar olabilir. Yollarda koruma bariyerleri ve yeterli aydınlatma yok. Eğim yüksek. Kış aylarında buzlanma en büyük tehlike olabilir. Toprak yollara özenip, dikkatimizi kaybetmeyelim, alkollü araç kullanmayalım; yürüyelim eve kadar gerekirse… 

Anadolu lisesi, yeni bir soluk getirecek ilçemize. Şimdilik kısıtlı olan mevcudu, hızla yükselecektir. İnşallah ilk mezunlarıyla birlikte, sınav başarısıyla da göğsümüzü kabartacaklar. Buradan Yüksek Okul için harakete, daha güçlü devam edebiliriz artık.

***
SİSDAĞI yaylamız, turizm alanı olarak ilan edildi, inşallah gerekli altyapı ve üst yapı işleri de hayata geçecektir. Sisdağı Pazar alanının yapılaşmadan korunmuş olması, en büyük avantaj. Bu konuda MuzafferBayraktar’ın  Gn. Başkanlığı döneminde, Şalfed’in konuya yaklaşımı ve ısrarlı karşı duruşunu selamlamak lazımdır.

Henüz hakettiği altyapıya sahip olamayan Sisdağı için, önümüzde şanslı günler bizi bekliyor. Bu doğal emaneti korumayı ve güzelleştirmeyi gaye edinen SİS-DER, konuya yeni bir yaklaşım getirmiş ve kamu baskısı yaratacak potansiyeldedir. Abdullah Gülay Hocam ve arkadaşlarına desteğimizi sürdürmeliyiz. Giresun-Trabzon toprak ihtilafını hafızalardan silmek zorundayız.

KADIRGA’da, altyapı adına güzel çalışmalar yapıldı. Mahmut Uzun ve arkadaşlarının da ısrarlı emekleriyle su ve hijyen altyapıda önemli aşama kaydedildi. Kadırga için en büyük tehlike, trafik-pazar yeri-yeme içme ve sınır sorunu gibi duruyor. İç yarası olduğunu düşündüğüm başka bir konu da, Kadırga’dan Ören’in, Sisdağı’nda da Oğuz obalarının, büyük bir sul adına yeniden kurulmasıdır. Terörle bile yüzleşmek mümkün iken…Diğer yandan il sınırı ve mülkiyet tartışmaları, Kadırganın tarihi ve sosyal değerine gölge düşürmemelidir.

Memleketimin daha bir çok cennet köşesinin yüksek potansiyeli ile turizme hizmet edebileceğine inanıyoruz. Göllüalan cennetten bir köşe, Karakırsak, Alaca, Enişdibi gibi değerlerimiz mevcut. En kırılgan noktamız ise, ACISU. Ne acıdır ki, asla misafire gösterilmemesi gerek “maden suyu” yalağı bile, bu haliyle hala gözde mesire yerimiz. Çok kapsamlı bir projeye ve uygulamaya ihtiyaç var Acısu’da…

Bunları neden anlattım dostlarım?.. Bizimle ilgisi ne olabilir ki? Diye bir soru gelebilir akıllara. Memleketimiz ve bölgemizde geleceğimizin, eğitim ve turizmde saklıdır da ondan. Politikalarımızı da bu vizyonla planlamalıyız. Bu noktada, EĞİTİM’i olmazsa olmaz görüp,  destekleyip geliştirmeliyiz. KÜLTÜR SANAT anlayışımız, kemençe horon eksenine sıkıştırarak küçültmek yerine, Türk tarihinin önemli bir parçası olan, Oğuz-Çepni Kültürünün özgün bişçimiyle hala yaşadığı AĞASAR geleksel kültürünün ön planda tutulabileceği alanlara yönelmeliyiz. Bunun yöntemleri mevcuttur, burada uzun uzun anlatmak zor. Kültür-Sanat, ziraatten müziğe, doğumdan ölüme, tarihsel ve özgün olarak bize ait her şeydir. Bu konuda fakir değiliz.

Ekonomik olarak TURİZM. (şimdilik) memleketimizin gelir seviyesini, yaşam standardını yükseltecek  yegane olgu. O halde, bu olguyu, başkaca avantajlarla destekleyip, bir değere dönüştürmek için yeni vizyonu ve yol haritasını şöyle özetlersem, yanlış olmaz sanırım:

İnsanımızın, eğitimine, bilinçlenmesine, aydınlanmasına yönelik olarak, EĞİTİM, bu insan kaynağının ellerinde ortaya bir değer ve varlık olarak çıkarılacak KÜLTÜR-SANAT, tüm bu insan kaynağı ve değerleri diğer toplum kesimlerine ve insanlara ve dahi dünyaya açarak, ekonomik değerlere dönüştüreceğimiz bir alan TURİZM…

Ve kısaca; EĞİTİM KÜLTÜR SANAT VE TURİZM… Aynı zamanda, bir sivil toplum kuruluşu olarak,  bu misyonun hedeflediği geniş bakış açısı, yani vizyonu, kurumsal bir yapıda, toplumumuzla birebir, etkin ve akılcı bir yolla paylaşıp özümsemeliyiz. 

Bunun için varız…

2013-14 eğitim yılında, tüm eğitim camiasına başarı ve sağlık diliyorum.
Gelecek yazımızda, inşallah, stk, siyaset ve sporu yazacağız…

Haydi kalın sağlıcakla…

 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
Mehmet Özdemir 11 yıl önce

Sayın Başkanım; ufuk açıcı ve inşaallah sinerji yaratabilecek düşüncelerinizden ötürü sizi tebrik eder, başarılı çalışmalarınızın devamını dilerim. Özellikle eğitim alanındaki çabalarınızdan büyük keyif alıyoruz.