Müezzinin mahallinin yüksek olmasının bir sebebi var diye düşünenlere Türk usulünü anlatayım. Müezzin oradan bakınca cemaatin üzerinden imamı görebilmeli ki, imam selam verdiğinde ayağa kalkıp gamet getirsin. Daha doğrusu bizde onun için kullanılıyor desek abartmış olmayız sanırım. Aksi taktirde müezzin her defasında boynunu hindi gibi uzatıp imamı takip etmek zorunda kalırdı. Ondan sonra da “neden müezzinlerin boynu imamlarınkinden daha uzun?” sorusuyla karşı karşıya kalabilirdik.

Sünneti müezzin şu düşünceler eşliğinde eda eder, “imamdan önce kılıp gamet getirmeliyim.” Onun için hiçbir zaman imamın müezzinden önce sünnet namazlarını bitirdiği görülmemiştir. Aslında bu imamla müezzin arasında bir nevi danışıklı dövüştür. Müezzin koşuştururken imamda işi ağırdan alıp müezzinin önünü açmakla yükümlüdür. Tam da bu noktada imam namazda müezzinin düşündüğünün tersini düşünür, “yavaş kılayım ki müezzin beni geçsin ve ben selam verdiğimde kamet getirebilsin.” Allahtan imam “mademki komutan benim ve müezzin beni beklemek zorunda, o halde keyfime göre kılacağım arkadaş” demiyor. Gelişen ince detay arasında cemaatin fikri çok dikkate alınmaz. Bunu bilen cami cemaati eğer biraz geç gelmişse fasır fusur seslerle hızlı bir şekilde sünnet namazını kılıp cemaate yetişme çabaları sarf ederken, erken camide yerini alanlar (belki düşünmüyorlardır) ağır usul namazlarını eda ederler.  

İmam selam verdikten sonra müezzin ayağa kalkar ve kamet getirir. Hayye alelfelah dediği zaman durur ve imama söz hakkı doğar. “Safları sık ve düzgün tutalım muhterem Müslümanlar, aralarda boşluk bırakmayalım. Allah’ın selamı ve bereketi üzerinize olsun” İyi ya işte aralarda boşluk bırakmadan neden kamet getirttirmiyorsun? İmamın sözlerinin ardından, müezzin kamete devam ederken imam onu beklemeden namaza başlar. Sen arkamdan yetişirsin gibi bir şey…

Son sünnetler de yine aynı kroki çerçevesinde devam eder. Cemaat olayların bilincindeymiş gibi standart neyse onu takip edip ağır aksak yerlerini alır. Kimisi kolonlara yaslanırken kimisi de bulunduğu bölgede bağdaş kurarak akışı rölantiye alır.

Tespih olayı başlı başına bir konu olarak ele alınmalı bence. Arkadaş tespih çekerken acaba gerçekten herkes suphanallah mı diyor yoksa sup sup diyerek mi çekiyorlar tespihi. Hatta bazısı tespihi konuşturuyor. Cırk cırk cırk… Yani suphanallah ın çırk çırklanmış hali. Aklı sıra zip veya vinrar dosyası yapıyor onu tespih taşlarıyla. Allahtan Proxy koymuyorlar da anlayabiliyoruz tespih çektiklerini.

Namazın sonunda avuçların açılıp isteme bölümünün ardından imamın “el Fatiha” sözcüğüyle birlikte hücuma geçen cemaat bam başka rollere bürünür. Pazartesi işe gidenler gibi girilen camiden çıkışlar acile hasta yetiştiriyormuş gibi olur. Ayakkabıları havaya kaldırma yarışması düzenlenmiş edasıyla herkesin ayak numaralarını az çok görebilirsin.

Belki bunun gibi bir sürü daha bizlere has örnekler vardır lakin aklıma gelenler şimdilik bu kadar. “sende hep camilerden yazıyorsun diye sitem eden arkadaşlar, yaz miyim mi? Cenabı Allah kıldığımız namazları ve ettiğimiz duaları kabul eder inşallah.


   

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
nabi çömez 11 yıl önce

80'lik dedeler benden önce tesbih çekiyor bitiriyor ama aynı 80'lik dedeler rekatlarda hocaya zor yetişiyor ona ayar oluyom ya laa