Bir eski İslamcıya, sorulur. Bulunduğun kentte eski arkadaşlarınla neden hiç görüşmüyorsun?  İslamcı; “Çoğunun ekonomik durumu bozuk benim ki iyi olduğu için yardım umuyorlar. Yardım edecek olursam karım beni boşar.” Der.

Şaka gibi gelse de yüzde yüz organik.

Soruyu soran soru sorulanın eski arkadaşlarındandır ve onun yaşadığı kentten geçerken arabası bozulmuştur, tamirciye bırakmış ve masraf ağır olduğu için, arabayı tamirciden alacak parası yoktur.

Yani İslâmcası yolda kalmış, ”...ibnüs sebildir… Bakara 177”  Niyeti eski arkadaşından faizsiz borç “…karz-ı hasen… Bakara 245” alarak sorununu çözmektir. Şehir dışında olduğu için de iki gün beklemiştir. Ancak bu sözleri duyunca borç isteyip adamı sevaba sokmanın bir âlemi yok diye düşünerek vazgeçmiştir.

Gam yutmuş, tebessüm üflemiştir.

Tefeciden kredi/banka alarak yoluna devam etmiştir.

 

“O halde öl Sezar”

 

İmam babası İslamcılık yıllarında onun yoldan çıktığına inanıyormuş herhalde şimdi döndüğü yere seviniyordur.

 “De ki: Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, aşiretiniz, kazandığınız mallar, kesada uğramasından korktuğunuz ticaretiniz ve beğendiğiniz meskenler size Allah ve resulünden ve O’nun yolunda sarf etmekten daha sevimliyse, artık Allah’ın emri gelinceye kadar bekleyin! Allah, fasık topluluğu hidayete erdirmez. Tövbe Suresi 24”

 

“Kadınlara, evlâtlara, biriktirilmiş altın ve gümüşe otlağa yayılmış atlara (Jeep olarak da okunabilir)  küçükbaş hayvanlara ve ekinlere karşı insanlara hubbuşşehevat verildi. Bunlar dünya hayatının nimetleridir. Oysa asıl varılacak yer Allah katındadır. Ali İmran 14”

 

“İman edenler ancak, Allah’a ve Peygamberine inanan, sonra şüpheye düşmeyen, Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad edenlerdir. İşte onlar doğru kimselerin ta kendileridir. Hucurat 15”

 

Eskiden bu ayetleri kıyamete kadar geçerli bir tutumunun zorunluluğu olarak anlardık ve “mallarla ve canlarla cihad’ın” yalnızca savaş zamanlarına ait bir vecibe değil, Müslüman’ın tüm yaşamının özeti olduğuna inanırdık.

Anlaşılan bir çok İslamcı artık İslam’ın mülk ve dünya hayatına ait hükümlerini, önerdiği ekonomik ve sosyal sistemi çağa uygun bulmuyor!?

Yoksa “sadaka haramdır” diyen Martin Luther’e ikna mı olduk?

İnsanların “çalışmadığı için yoksul olduğuna mı” inanıyoruz?

“Allah isteseydi ona da zenginlik verirdi” diye mi düşünüyoruz?

Allah mahşer günü kazandıklarınızdan hakkınızın üstündekileri neden infak etmediniz derse, ayetleri duymadık mı diyeceğiz?

 

“…Sana neyi infak vereceklerini sorarlar. De ki: «İhtiyacınızdan artanı (verin)». Allah size böylece âyetlerini (pek güzel) açıklar… Bakara 219”

 

Yoksa bu ayet-i kerimedeki affe/artanı ifadesini ihtiyaçtan artanı değil de ihtirastan artanı şeklinde mi anlıyoruz. Eğer öyleyse şunu kesin olarak bilin ki ihtirastan artan ancak kabre sığdıramayacaklarımızdır.

Biz çocukken yaylaya; cuma, cumartesi haftada üç beş araba gelirdi. Yolunu gözlerdik. Çamura saplandığında yola taş döşeyip,  iterek yardım ederdik. Sonra da peşine düşüp, asılarak binmeye çalışırdık. Doğal olarak bazı arkadaşlar daha hızlı ve güçlü oldukları ya da en azından konumları itibariyle daha şanslı oldukları için önce yakalar ve asılırlardı. Arabaya binenler hemen yerdekileri satar, asılmalarını önlemek için tekmelemeye başlarlardı. Araba tepeyi tırmanıp düze çıkınca, şoför ya durup asılanları indirip getirdikleri meyvelerden verir ya da onları kovalardı. Onlar en azından yokuşu çıkıncaya kadar arabaya binmiş olurlardı. Bizim de battığımız çamurlar yanımıza kâr kalırdı. Ama gerçek hayatta öyle değil, birde öte dünya var ve oradaki “sarp yokuş” burada geçiliyor.

Hatırlamakta yarar var; İslam insanları, cenneti gelecek nesiller de dâhil olmak üzere bütün insanlar için yeryüzünde kurmaya çağırmaktadır. Buna çabalama karşılığı olarak ebedi cenneti vaat etmektedir. Bu hem Müslüman ahlâkının temel motivasyonu hem de İslam’ın evrensel idealidir.

 

“Ona yürüyeceği iki yol gösterdik.

Fakat o sarp olana yanaşmadı.

Bilir misin nedir o sarp yokuş?

Bir köleyi azat etmektir.

Beled Suresi 10-13”

 

Köle göremiyor musunuz çevreye bakınca?

Aç- açık insan yok mu gözünüzün gördüğü, kulağınızın duyduğu?

Çevreniz de o zaman size ve bize eyvahlar olsun!

 

Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir, onların gözlerinde perde vardır. Onları büyük bir azap beklemektedir. Bakara Suresi 7”

 

“…Şüphe yok ki o, tövbeleri kabul eder, rahîmdir. Bakara Suresi 37”

Kaynak: ozgundurus



Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.