ŞALFED’in istişare toplantısını kısaca değerlendirmeye çalıştığımız bir önceki yazımızın son paragrafında “ŞALFED’e neden bu kadar önem veriyoruz?” diye sormuş, cevabını da bu yazıya bırakmıştık.
ŞALFED, Türkiye’nin ilk ilçe sivil toplum kuruluşları federasyonu ve 2005 yılında kuruldu. Diğer birçok işlevi bir yana, düzenlediği kalabalık ve gösterişli etkinlikler İstanbul’da görev yapan siyasetçilerimizin tercih edilmelerinde etkili olmuştur kanaatindeyim. Yaklaşan yerel seçimler öncesi listelere baktığımızda ise, Şalpazarı adına bir mevzi kaybı görüyoruz. İsim isim yazmaya gerek yok, bu yazının hedef kitlesi zaten biliyor.
AK Parti Üsküdar’da ilk kez bir adayı ikinci kez tercih etti, o da mevcut başkan Hilmi Türkmen. Bu ciddi bir başarıdır. Kendisi bize göre Üsküdar Belediyesi’nin kurulduğu tarih olan 1984’ten bu yana gelmiş en başarılı belediye başkanıdır. Yaptıkları ortadadır, yapacaklarını da geçtiğimiz günlerde bir toplantıda açıklamıştır. Amma ve lakin Üsküdar’daki Şalpazarı varlığının bu başarıda aynı oranda bir etkisi ve katkısı yoktur. Kimse kusura bakmasın.
ŞALFED, geride kalan beş yılda daha aktif ve verimli bir dönem geçirmiş olsaydı Hilmi Türkmen’in arkasında ciddi ve etkili bir sivil toplum kuruluşu olabilirdi. Olan oldu, geçen geçti. Şimdi önümüze bakacağız.
Önümüzde ne var? Bir seçim. Hiçbir seçimin sonucu önceden belli değildir, belli olsa seçim olmazdı. Hilmi başkan kazansa da kaybetse de ŞALFED hızla kendine çeki düzen vermeli, eski aktivitesinin de üzerine çıkmalı, hem Şalpazarlılara faydalı olmalı hem de İstanbul’daki Şalpazarı varlığını perçinlemelidir. Bu başarıldığı takdirde Şalpazarlılar hayatın her alanında olduğu gibi siyasette de daha fazla ağırlık sahibi olurlar. Kendi içlerinden çıkan bir siyasetçi parti yönetimi tarafından tercih edilirse zaten problem yoktur, maksat hâsıl olmuş olur. Parti yönetimi başka bir siyasetçiyi tercih ederse de o siyasetçi güçlü ve etkili STK’nın bir dediğini iki etmemek zorunda kalacaktır. Bu da tabii STK’nın (yani bizim konumuzda ŞALFED’in) güç ve etkisinin oranına bağlıdır.
ŞALFED’in önümüzdeki Nisan ayında kongresi var. Semih Durmuş tekrar aday olmayacağını açıkladı. Biz de o zaman henüz bilmediğimiz başkan ve yönetime hitaben iki satır kelam edeceğiz.
Bir daha “Vaktim yok, destek yok, dernekler çok duyarsız vs.” gibi mazeretleri zinhar duymak istemiyoruz. Bir kongre yapılıyor, göreve talip oluyorsunuz, delege size görevi veriyor. Bu görevi yerine getirmek zorundasınızdır. Tabii kimseden esas işini, geçim kaynağını ihmal edip de dernek işleri için kendisini paralaması beklenmemeli, ancak arta kalan zamanınızda delegenin size tevdi ettiği görevi hakkıyla yapmanız, yapamıyorsanız çekilmeniz icap etmektedir. Destek bulmak da, derneklerin hassasiyetini tetiklemek ve teşvik etmek de sizin görevinizdir. Boş vaktim, yeterli desteğim, zehir gibi derneklerim olsa o işi ben de yaparım.
ŞALFED üflemekle sönecek değil büyüyecek bir ateş, sarsılmakla kökünden kopacak değil titreyip kendine dönecek bir çınar olmuştur. Gerekirse üfleyeceğiz, gerekirse tutup sarsacağız. Geride kalan yıllarda bunları yapmadık, irtifa ve mevzi kaybettik. “Kimseyi kırmayalım” kaygısının herkese zararı oldu.