Şalpazarı Dernekler Federasyonu’nun yaklaşan kongresinde başkan adaylarından biri olan Ömer Karadeniz’le bir röportaj gerçekleştirdik. Karadeniz, Şalpazarı dernekçiliğine uzak bir isim değil. 1990’lı yıllarda İstanbul’da Şalpazarı derneklerinin açılmaya başlamasının ardından Şalpazarı Dernekler Birliği’nin kuruluşu ve sonrasında aktif görev almış ve önemli hizmetlere imza atmış bir hemşehrimiz. Bugün de hem belediyecilik, hem ticaret hem de dernekçilikteki tecrübelerini ŞALFED vasıtasıyla memleketine hizmet olarak sunmak istiyor.
Ömer Karadeniz kimdir?
Şalpazarı Sinlice köyünde 1964 yılında doğdu. Altı çocuk babası. 1975’te İstanbul’a gurbete geldi. Askerlik çağına kadar çeşitli mesleklerde çalıştı. Askerlik görevinden sonra ticaret hayatına atıldı, gıda sektörüyle iştigal etti. 1994’te Anavatan Partisi’nin Beylikdüzü Gürpınar’da teşkilatlanmasında bulundu ve aynı partiden meclis üyesi seçildi. Beş yıllık dönemde belediyeciliğin her kademesinde görev aldı. Bölgenin şehirleşmeye açık olmasından dolayı 20 bin civarında konut inşa edildi ve beş bin tanesi sosyal amaçlı dağıtıldı. Kendi ifadesiyle binin üzerinde konutu hemşehrilerimizin almasına yardımcı oldu.
Derneklerle temasınız ne zaman başladı? Sonra Şalpazarı Dernekler Birliği sürecinde sizin de önemli rolünüz var.
O dönem Ağasarlı hemşehrilerimizi daha yakından tanıma fırsatı bulduk, derneklerimizin etkinliklerine katıldık ve 1996’da Şalpazarı Dernekler Birliği’ni kurduk. O zaman görev yaptığımız ve şimdi ebediyete intikal etmiş arkadaşlarımızı da rahmetle anıyorum. O zaman başkanlığını Tekin Küçükali’nin yaptığı Trabzon Dernekler Birliği’ne de üye olduk. Mavi Marmara Restaurant’ta büyük bir gece organize ettik. Beşikdüzü BESTT Otel’i kiralayarak dönemin Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk ile valilerimiz ve belediye başkanlarımızın katıldığı geniş kapsamlı bir Şalpazarı Paneli düzenledik. İlçemizi masaya yatırarak gelişmesi, eksikleri ve kaynakları konusunda nelerin yapılabileceğini konuştuk. Yine benim belediye dönemimde Aktaş Yaylası’nın su problemini çözmek amacıyla su isale boru hatlarını gönderdik. Sis Dağı yaylamızın hiçbir altyapısı yoktu. Ahmet Yüksel Gülay’ın Geyikli Belde Belediye Başkanlığı döneminde bir ağalık yarışı düzenledik ve arkadaşlarımızla birlikte iki dönem görev yapmak bize nasip oldu. Sis Dağı’ndaki tesisleri yaptırma imkânı bulduk. Kültürümüzü yaşatma amaçlı Otçu Şenlikleri ve kermesler gibi etkinlikler düzenledik. Hemşehrilerimizin bürokraside belirli noktalara taşıma fırsatlarımız oldu.
Sonra bir kurum oluşması gerekti. Çünkü mesire alanlarını kiralama, Milli Emlak’tan derneklerimize mülk edindirme noktasına geldiğimizde de prosedür ve kurumsallaşma karşımıza çıktı. Böylelikle federasyon oluştu. Biz ŞALFED’de ilk etapta görev almadık. Bundan iki yıl önce yine Semih Durmuş yönetiminde bulundum. Bugüne kadar başta Semih Durmuş başkanımız olmak üzere görev alan bütün arkadaşlarıma hepsine buradan teşekkür ediyorum. Herkesin elinden geleni yaptığına inanıyorum.
Kendi irademle aday oldum
ŞALFED 2005’te kuruldu ve bugüne kadar geldi. Birlik olarak daha da eski bir mazisi var. Size göre federasyon bugün olması gereken noktada mıdır?
Özeleştiri yapmak gerekirse, Dernekler Birliği döneminde yaptığımız ve yapmayı düşündüğümüz işlere baktığımız zaman üzülerek ifade etmeliyim ki gelinen nokta arzu edilen yerde değildir. Ancak her yönetimin belirli bir anlayış ve yürütme şekli vardır, hiçbir arkadaşımızı başarısız görme taraftarı değilim. Tam aksine bu bir gönül işidir, dolayısıyla bütün arkadaşların elinden gelenin en iyisini yapmaya çalıştığına inanıyorum. Şimdi hep beraber el birliğiyle ivme kazandırarak başarmanın yollarını arayacağız. Bu konuda tecrübem olduğuna inanıyorum; ticaretin ve STK’ların içinden geliyorum. Özellikle de 10 yıllık bir belediyecilik birikimim var. Hem yönetim, hem yürütme hem de işletme konularında tecrübe ve birikimimi arkadaşlarımla paylaşarak Şalpazarı’na ivme kazandırmak istiyorum. Burada altını çizmek isterim; danışılması gereken büyüklerime danıştım. Özellikle Hilmi Türkmen başkanımızın desteğine teşekkür ediyorum. Arkadaşlarımın hepsine sordum. Önce kimse aday olmadı. Biz göreve talip olduktan sonra bir başka arkadaşımız adaylığını açıkladı. Kendisi adına üzüldüğüm nokta şudur; “Beni birileri zorladı, aday göstermek için teşvik etti ve aday oldum” dedi. Delegelerin şuna dikkat etmesini temenni ediyorum. Beni kimse zorlamadı, kimse de beni aday çıkarmadı, ben Ömer Karadeniz olarak kendi irademle adayım. Birlikteliği geçmişte olduğu gibi sağlayıp, ayrıştırmadan insanlara hizmet etmenin önünü açacağız.
Dolayısıyla delegeler burada şuna dikkat etmelidir: Birisi birisini öne sürüyorsa bir beklentisi vardır ya da arka bahçe olmak durumunda kalabilir. Herkes kendi iradesiyle hareket etmelidir. Dernek ziyaretlerimize başladık ve devam ediyoruz.
Fabrika Şalpazarı’na değil Eynesil’e yapıldı
Seçildiğiniz takdirde neler yapacaksınız? ŞALFED’de kısa, orta ve uzun vadede yapılması gerekenler nelerdir?
İlçemizden başlarsak, inşaat sektörünü Fehmi Cengiz döneminde biz başlattık. Kur’an kursu dâhil belediyenin kooperatiflerlerinin inşaatlarını biz yaptık. Halen devam eden kooperatifi de bizim ekibimiz yapıyor. Bunun yanında birçok mahallelerimizde çok sayıda inşaatlar yaptık. Yani memleketimize projeli yapılaşmayı getirmek bize nasip oldu. Göreve talip olmamın nedenlerinden biri de İstanbul’daki iş adamlarımızın tekstil konusunda ilçemize müracaat edip fabrika yapma talepleri oldu. Bu talebi mevcut yönetim karşılayamadı, bu büyük fırsat ilçemizin dışına Eynesil Belediyesi’ne geçti. O fabrika inşaatını yapmak da bana nasip oldu. Karadeniz’de benzeri olmayan bu tesisi keşke Şalpazarı’nda yapsaydık ama yapılmamasının nedenini ilçemizin yetkililerinde aramak lazımdır diye düşünüyorum.
İstanbul’a geldiğimizde ise biliyorsunuz Üsküdar bölgemiz başta olmak üzere bir kentsel dönüşüm hareketi var. Bizim insanımızın ekonomik gücü yeni sistem konutları almaya müsait değildir. Biz sosyal amaçlı konutlar yapmayı düşünüyoruz. Derneklerimizin kendi bölgesindeki yönetim sistemiyle başlayalım isterseniz. Ben kurumsal bir yapı oluşturmak istiyorum. Belediyecilik ve iş adamlığı tecrübem bunu gerektiriyor. Yönetimi 1-Avrupa Yakası, 2- Boğaziçi Yakası, 3-Anadolu Yakası olmak üzere üç bölüme ayırmak istiyorum. Bu üç bölgede yoğunlaşmış derneklerimizde bu işi en iyi yürütecek arkadaşlarımızla birlikte yola çıkacağız ve herkes kendi bölgesinde federasyon başkanı gibi hareket edecek. Yardımcı vs. değil, federasyon başkanı sıfatıyla çalışacaklar. Örnek verirsek, Anadolu Yakası’nda temsil edecek olan arkadaşımız, Sancaktepe, Kartal, Tuzla civarındaki belediyelerle gerekli ilişkileri düzenleyecek, o bölgedeki iş adamlarımızı bir araya toplayıp organize edecek. Boğaziçi Bölgesi’ndeki arkadaşımız da hakeza o görevi yapacak. Sırası gelmişken buradan Hilmi başkanımıza da teşekkür ediyoruz. Üsküdar’da onurumuz, gururumuz olan bir başkanımız var. Bölgede bir büyüğümüz olarak derneklerimizle daha rahat hareket edeceğini biliyoruz. Ben de Avrupa Yakası’nda yıllardır siyaset ve ticaret dünyasının içinde bulunuyorum. Şahsım adına şöyle bir şansım var: 1990’lı yıllarda belediye bünyesinde çalıştığım dönemlerden kalma arkadaşlarım bugünlerde –parti ismi vermemek kaydıyla- önemli noktalarda görev aldılar ve halen görevdeler. Aile dostluğumuz olan birkaç arkadaşımız da halen belediye başkanı.
Mahzuru yoksa isim verebilirsiniz…
Vermeyelim, çünkü bu arkadaşlarımızla biz ailecek görüşüyoruz. Üzülerek söylüyorum, bu seçim sürecinde bu konu biraz polemik konusu yapıldı. Seçim süreci bittikten sonra bizim geçmişte yapmış olduklarımız yapacak olduklarımızın önünü açacaktır. Özellikle geçmiş siyasi tecrübe ve birikimimizin hem devlet kademelerinde hem de İstanbul belediyelerinde önümüzü açacağına inanıyorum.
ŞALFED bir yıl, dernekler iki yıl içinde…
ŞALFED mülk alacak mı? Memleketten göç olgusundan hep şikâyetçiyiz. İlçemizin ekonomisini düzeltmeye yönelik çalışmalarınız olacak mı?
Şunu vurgulamak isterim: 11 yaşında yalnız başıma memleketten kara lastikle İstanbul’a geldim. Yokluğu çok iyi bilen birisiyim. İnsanların nelere ihtiyacı olduğunu benden iyi kimsenin bileceğini düşünmüyorum. Başta da söylediğim gibi belediyecilik dönemimizde 300 ilâ 500 kişiyi ev sahibi yapmışız. Şalpazarı’nda dönemin belediye başkanı Hüsnü Kaya’nın bütün taleplerini karşılamışız ya da karşılamaya çalışmışız. Şalpazarı’nın mağdur ve tanınmıyor oluşu o dönem bizi çalışma arkadaşlarımızla birlikte motive etti. O psikolojiyle birçok şeyi başardığımıza inanıyorum. O dönem aslında bütün derneklerimizi mülk sahibi yapma imkânımız vardı. İlişkilerimiz sayesinde bunu bugün de başarabilecek durumdayız.
Federasyonumuzun bir mekânı kesinlikle olacak. Bu da Allah’ın izniyle ilk yıl içinde olacak. İki yıl içinde de bütün derneklerimiz mekânlarına kavuşacak. Derneklerimiz bu süreçte finans sıkıntısı yaşayabilir, onu da Avrupa’daki hemşehrilerimiz başta olmak üzere büyükşehirlerimiz olan Ankara, İzmir ve Trabzon’daki bütün Ağasarlıları ve Ağasar dostu iş adamlarını kucaklayarak buraya bir katma değer kazandırmayı düşünüyorum. Ayrıca TOKİ sistemiyle -o sistemi de çok iyi biliyoruz- federasyonumuzun adı altında insanlarımızı konut sahibi yapma çalışmamız da kesinlikle olmazsa olmazımızdır.