Türkiye de dernekler vardı. Birlikler oluşmuştu, ama resmi olarak birleşmeler yasal düzenlemelerle 2005 yılında Avrupa müktesebatında ki uyum yasaları çercevesinden sonra başlamıştır.

Her kesin istediği S.T.K. ların birleşmesi, birlikte hareket etmesi nin yolu da açılmış oldu. Kanunlar ın izin verdiği birlikler doğmaya başladı. Beş dernek bir araya gelince bir Federasyon kurulabiliyor, Üç Federasyon bir araya gelince Konfederasyonlar kurulabiliyor artık. Birleşmelerin, ortak akıl üretip, ortak hareket etmenin yolları da resmi olarak açılmış oldu. İlçe, İl, Bölge bazında örgütlenmenin de önünde engeller kalmadı.

Buraya kadar her şey güzel de bu birliktelikler de Amaç , Finans , Liyakat, bir sisteme oturtulamadı. Derneklerin iç yapılarına endeks li olarak kurumlar oluşmaya ve sancılı doğumlar çoğalmaya başladı. Dernek ler kendi başa çıkmakta zorlandıkları yöneticilerini yukarı doğru iterek onlardan kurtulmanın yollarını ararken, Dürüst yöneticiler bu görevlerden feragat edip kaçarak, meydanda bir boşluk yaratmaya başladılar. Böylece ortamı boş bulan çoğu emekli veya işi, uğraşı olmayan bir kısım İnsan lar bu alanı doldurup, Ben bu işten nasıl menfaat sağlarım hesapları içine girmeye başladılar.

Yapılan Etkinlikler ve Faaliyet leri ni, Yönetimleri ile paylaşmadan, bir kaç kişi veya bir iki şirketi işin içine katarak kocaman federasyonların organizasyonları nın içini boşalttılar. Yapılan organizasyonların Muhasebesini hesabını, vermek bile istemiyorlar. Şeffaf yöneticilik anlayışı rafa kalkmış durumda. Doğruyu söyleyen dokuz köyden kovulur misali , her kes yaptığı işlerin çok başarılı olduğunu sanıyor.

Başarı nedir sahi. Feshane günleri yapıp,binlerce insanı toplayıp, kültür adına, sanat adına, gelecek adına hiç bir şey yapmadan şov yapmaya çalışmakmı. Peynirci esnafına iş yaptırıp, Kar ettirip, Federasyon yönetimine kar edildiği halde zarar gösterip bu borçları ödeyelim demekmi, İlleri adına kurulmuş Federasyonların sen temsil ettin, ben temsil ettim kavgalarını izlemekmi, Kamuoyuna yansıyan mahkemeye gidelim orda hesaplaşalım kavgalarımı. Siyasi lere gidip bizim kavgamızı çözün muhabbetleri mi. Ben Federasyon Genel başkanıyım ben ne dersem o olur mantığımı, Ben yönetime danışmam, karar almadan, Çoğunluğun onayına uymadan,Trabzona dahi gitmeden başka yerlere , gider terör sorunu nu çözerim , Tüm derneklerimiz adına açıklama yaparım anlayışı mı. Yönetim kurulu nun Kongre yapıp Güven tazeleyelim önerisine , ben sizi dinlemiyorum anlayışı mı.

Sahi başarı nedir? Başarı önce birlikteliği sağlamaktan geçer. Sonrasında Kurumsal kimliği yerleştirmek gelir. sonrasında ise ne faliyet yaparsan yaparsın, başarı zaten gelmek zorunda kalır. Diğerleri günü kurtarmaktan ibarettir.

Dernekcilik işi bizim karadeniz li lerde bir hayli ilgi uyandırıp, çok fazla da insanımızı yormaktadır. Köy derneklerindeki, Belde ve İlçe derneklerindeki başarı, heyecan , yardımlaşma, İllere, Federasyon ve Konfederasyonlara doğru ilerledikçe heyecanı nı kaybetmektedir. İlçeler ve İller temsilcilerini adamakıllı seçememektedir. Hele bu görevlerin başına adı seçimle denilse de çoğu atanmış olanlar, Dünyayı ben mi yarattım edası ile işe koyulduktan sonra etrafındakileri tanımamaya başlayıp, dediğim dedik, çaldığım düdük edasıyla hareket etmeye başladıklarında, tehlike çanları da çalmaya başlamış hatta geçmeye başlamış demektir.

İşte Trabzon dernekleri özelinde, Karadeniz in çoğu İllerinin içinde bulunduğu durum böyledir. Adı İl federasyonları dır, Ama çoğu nun merkezleri bile yoktur. Çanta da dernek, çanta da Federasyonlar artık Yürüyen Ayaklı dernek, Federasyonları na dönüşmektedir. Hemşehriler de kimsenin aslında umurunda değildir. Çoğu başkan, Genel başkan lar bu işlerden nasıl geçimlerimizi temin ederiz noktasındadır.

Böyle devam ederse, Akil adamlar, Ehliyetli kişiler, ayakları yere basan ,halkımıza ne verebilirim diye düşünen , insanlar bu işlerin içinden her geçen gün çekilmeye başlarlarsa, Bu görevler bu işlerden nasıl çıkar elde edebilirim diyen,İnsanların elinde oyuncak olup, yıllardır verilen emek, zaman, kurulan kurumlar heba olmak zorunda kalacaktır. Korkarım ki birkaç yıla kadar derneklerimiz bu kurumların içinden ayrılmaya başlayacaklardır. Kendini bu işlere feda etmiş gönül adamları köşelerine çekilecektir. Birlikteliklerin içi boşalıp tekrar dan ayrılık ve yokoluşların hazin sonlarını inşallah ve umarım görmeyiz.
Bu acı gerçekleri yirmibeş yıldır Karadeniz birliklerinin içinde olmuş, Birlik olalım diye çalışmış, bir insan olarak özeleştiri yapmak ve halkımızın önüne sergilemek için kaleme alıyorum. Biliyorum ki bir çok arkadaş bu yazımdan sonra kıyamet koparacaklardır. Gerçekleri görmek için hiç olmazsa iğneyi kendimize de batırmamız gerekmektedir.

Olması gereken her İlçemizin dernekleri nin federasyonlaşması , bu İlçe federasyonlarının İlbazında birleşip Konfederasyonlaşmasıdır. Bölgelerimiz bazında ise Platform ların oluşturulması dır. Alt yapıyı sağlam kurmayan hiç bir yapılanma üstüne bina inşa edemeyeceği gibi, İnşa edilen birliktelikler hep kısır kalacaktır. Kendi köyünü , İlçesini temsil edemeyenler, İlleri adına Federasyonların başkanlıklarına, yönetimlerine talip olup, aslında kendi toplumuna zarar vereceklerini unutmamalıdırlar.

Dernekler Köylerden, İlçe Federasyonlarına, İlçe Federasyonlarından, İl Konfederasyonlarına doğru bir yapılma içine girmek zorundadırlar. Diğer türlü kendi ilçe si içinde başarılı olamayan ların, kocaman İl Federasyonlarını nın içini dolduramayacaklarını anlamaları çok fazla daha zaman alacaktır.
Bu kaybedilen zaman içinde bir çok içimizdeki değerleri de heba edip yok edeceğimiz asla unutulmamalıdır.


Saygılarımla.
Harun ÖZDEMİR.

Trabzon Şalpazarı dernekler federasyonu kurucu 1. ve 2. dönem genel başkanı.
Trabzon Federasyonu Kurucu ve Genel başkan yardımcısı.
Karadeniz Konfederasyonu Kurucu ve Genel Başkan Yardımcısı
_____________________________________________________________________________________________





Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.