Aykut Hocanın “ince ince budanıyoruz” açıklamasını düşüşe geçen takımına karşılık hakemlerden yardım dilemesine bağlıyorum. Fakat Aykut Hoca ince bir detayı atlamış olacak ki bu açıklamaları sonrasında büyük tepki topladı. Geçen yıl hakemlerin Trabzon’u kolladığını söyleyerek bu taktik hakkını o zaman kullanmıştı. Bu yıl başka söylemlerle, başka yollarla takımını motive edip hocalık babında yetersiz olduğunu örtbas etmelidir. Ha amacına ulaşmış mıdır? Elbette ulaştı ki bunun meyvesini Gaziantep maçında topladı. Aslında Aykut Hocanın isyanı Galatasaray’ı kolluyorsunuz, bizi neden es geçiyorsunuz anlamındaydı. Onlara, yani büyük takımlara bu noktada asla suç bulamıyorum. Çünkü senin hakemlerin hala eski tas eski hamam maç yönetip seyirci baskısından kurtulamıyorsa, bir iki kıytırık açıklamaların altında eziliyorsa işte o açıklamaların ortalıkta dolaşması mubahtır.

Galatasaray Samsun maçında herkes Galatasaray’ın geri dönüşünü konuşurken hiç kimse Samsun’un iki sıfırlık rehavete kapılmasından ve ikinci yarı beceriksizliğinden bahsetmiyor. Halbuki Galatasaray’a iki gol atmışsan demek ki atabiliyorsun ve bu gollerden sonra da sana Galatasaray karşılık verememişse sen ondan daha iyi durumdasın demektir. İkinci yarıda maçın 2-4 Galatasaray’ın üstünlüğüyle bitmesinin tek sebebi Galatasaray’ın başarısı değil Samsun’un rehavete kapılıp durumu iyi idare edememesidir. Aksi taktirde maçı izlediğim kadarıyla ortada yeniden doğan bir Galatasaray göremediğim gibi yorumcuların abarttığı kadar güzel bir futbol da yoktu.
Trabzonspor, Belediye maçını sadece ismi ve formasının renkleriyle kazanmıştır. Ortada göz zevki olan, takıma üstünlük kuran bir Trabzon olmadığı gibi öyle futbolcular göze çarptı ki insan bunların yerine “ceketimi koysam daha etkili olurdu” yorumunu yapası geliyor. Oyuna sonradan dahil edilen fakat oyunun başında giren Mustafa kardeşim; sen hayatında hiç topa vurmamış gibi ortalıkta dolaştın. Bunu sana dostane bir şekilde söylüyorum ki kendine çekidüzen verip daha çok çalışasın diye. Şu anki görünümün Trabzonspor’da top koşturacak kapasitede olmadığın gibi Belediye karşısındaki mücadelene göre süper ligde de top koşturacak biri değilsin. Ama suç elbette sende değil.
Sırf takıma kazandıracağım diye katlanılan Aykut kardeşim, yetersizsin. Üstelikte orta saha gibi önemli can damarı bir mevkide yer alıyorsun. Selçuk İnan’ın Trabzon’da yetiştiği dönemleri yaşıyorsun biliyorum, fakat en azından bu süreci atlatırken az da olsa takıma bir katkın olsun lütfen. Bu yeşil saha gibi arenada senin içinde iyi olacaktır.
Bu takım Giray-Mustafa gibi defans bloğuyla çok gitmez. Takım haftayı galibiyetle kapattığı için fazla yorum yapmanın doğru olmayacağını düşünüyorum, lakin bu günlerde eksikleri görüp önlem alınması için elbette sesimizi yükseltmek gerekir.
Herkes diline Ankaragücü’nün başarısını dolamış öve öve bitiremiyor. Bence tek sorun Ankaragücü’ne karşı rakibi küçük görme, iyi motive olamama ve hepsinden önemlisi de şans faktörü diyorum. İnanıyorum ki Ankaragücü her ne olursa olsun ligin dibine demir atmış ve sezon sonunda da bir alt ligde göreceğimiz gidişattadır. Ne zamana kadar? Ta ki delikanlının biri çıkıp o köklü tarihi olan takımın elinden tutana kadar… Aksi taktirde, ne Ankaragücü yöneticileri, ne de futbol camiası boş hayaller kurmasınlar. 
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.