Trabzonspor’un hocası olman seni suçlu yapmış olamaz mı yani? Ya da temiz, dürüst, çağdaş düşünceli olman, adaletli mücadele etme çabaların… Veya Trabzonspor’un başkanı olman da bazılarına göre suç sayılabilir…
Şenol hoca aslında bu soruyu sorarak şikede gizlenmiş dosyalardan bir ipucu gün yüzüne çıksın istemiştir. Eğer Şenol hocaya suçu az da olsa söylenirse biliyorlar ki bu sefer bir başka sorular ardı ardına çorap söküğü gibi gelecek. O zaman gizlenmiş olan şike soruşturmasının da nasıl saman altı edildiği gün yüzüne çıkacak. Şu anki kaygan zemin her tarafa meyillidir.
Ayrıca Trabzonspor’un başkanına da ceza veriyorlar. Halbuki onları gittikçe çamur deryasına doğru çeken bu cezaların farkına varsalar belki de bu karardan geri adım atarlar. Başkanla hoca bu durumu iyi değerlendirip haklı olarak karşı tarafa suçum ne diye soruyor? Bu soruyla hem karşı tarafın son zamanlarda attığı adımla dalga geçiyor hem de mağdur rolüyle halk desteğini arkasına alarak TFF’nin üzerine bir adım daha gitmiş oluyor.
Şike konusunda alınan karara tek sevinen Beşiktaş ve Fenerbahçe. Haliyle herkesin kafasında soru işaretleri beliriyor. İşte tam bu noktada hiç potada olmadığı halde Galatasaray da bu kararlara isyan ediyor. Onlar objektif olarak Türk futbolunun kurtulması çabalarında. Hadi diyelim Trabzon’un hakkı çalındı isyanları bu yüzden, ya Galatasaray neden isyan ediyor o zaman? Galatasaray’ın internet sitesinden dünyaya rezil olduğumuzu haykırması tamamen dürüstlük ve adalet istemedir. Ve en kısa zamanda TFF den jet yanıt gelmesi ise suçlunun kendini savunma psikolojisi değil de nedir? Lig başlamadan bu işin bitmesi gerek aksi taktirde tartışmalar ve güvensizlik lig boyunca devam edecektir.
Yine TFF’nin ortaya attığı ilginç fikir gibi görülen Play-off sistemi gündem değiştirme, ortamı yumuşatma, hedef şaşırtma olarak geliyor bana. Öyle ki TFF üzerine çevrilmiş soru oklarını yabancı kontenjanıyla bertaraf etmeyi dahi düşünmüştü. O plan uygulamaya konuldu fakat futbol camiası şike muhabbetini bırakıp bu sistemi tartışmadığından play-off yardımcı konu saptırma olarak devreye sokuldu. Yabancı kontenjan konusu Türk futbolunun yararına değil zararına olacağını bile bile kabul edilmiştir. “Bakın bizler başka kararlar da alarak çalışıyoruz” izlenimi vermek için ayrı hava estirmeye çalışsalar da, şike konusunda radikal karar almadıkça ağızlarıyla kuş tutsalar hedef tahtası olmaktan kurtulamayacaklardır. Hedef saptırmak için ve gündem değiştirmek için bakalım başka nasıl bir aziz cengiz oyunlarıyla karşılaşacağız. Bekleyelim ve görelim.
Sen kalkmışsın suçum ne diyorsun Şenol hoca, veya Şenol hocalar. Cübbeli Ahmet hocanın dediği gibi “maçın sonucu belli, sen de ölüp ölüp diriliyorsun”. Aslında cübbelinin söylediği bile federasyonun ne durumlarda olduğunun altını çiziyor da anlayana. Onlar emeklerin çalınıp kaba kuvvetin ön planda olmasını, parayı verenin düdüğü çalmasını istiyorlar.
Mağdur olanlar elbette haklı isyanlarını bir şekilde dile getiriyorlar, lakin karşındaki güçlüyse, parası pulu senden fazlaysa azıcık uğraşacaksın demektir. Hep birlikte derenin akıp yatağını bulmasını izlerken asla eli kolu bağlı olaylara seyirci kalmamalıyız. Bütün takımların ligden düşmesi söz konusu olsa dahi adaletin tecelli etmesini canı gönülden istemeliyiz. Üçüncü dünya ülkesi görünümünden sıyrılıp düşünce olarak Avrupa standartlarını yakalama çabaları içersinde olmalıyız ki onların teknolojisini almış olalım. Aksi taktirde kazanıyoruz zannederek kaybeden bizler, çevremiz ve ülkemiz olur.
federesyon kararı açıklarken kemal belgin şu soruyu sordu:İşte o soru...
Sayın Aydınlar, belgeler yetersiz deyip ceza vermediniz. Bundan sonraki süreçte Lig Fikstürünü Spor Toto Teşkilatı, Maç Cezalarını da Adalet Bakanlığı mı verecek?"
Soru karşısında şaşıran ve renk vermemeye çalışan Aydınlar, durumu birkaç cümle ile geçiştirdi.
ne diyelim;dağ fare doğurdu (acaba ebesi kim?)...