Önce yarışma için kurum içerisinde bir kelime belirleniyor ve bu kelime ekrandan izleyicilere soruluyor. İzleyicinin söylediği harfler doğrultusunda kelime yakın bir kelimeyle değiştirilip bir an önce doğru cevabın verilmesi engelleniyor. En sonunda kelimenin ortaya çıkmasına bir iki harf kaldığında devreye dolandırıcılık giriyor…

2007 yılında özel bir TV kanalında teknik sorumlu olarak görev yapıyordum. Kurumumuz ulusal kanal olma yolunda bayağı bir çaba harcarken maalesef maddi problemler yaşıyordu. Öyle ki kurum, çalışanların ücretlerini ödeyemezken maddi açığı kapatmak için yılana sarılma aşamasındaydı. Paraya uzanan her yol mubah kabul edilip değişik fikirlere ve önerilere yer verildi. Bir sürü programlar, bir sürü çok bilmişlikler havalarda uçuştu.

(İsmini vermeyeceğim) sunuculuk yapan iri bir arkadaş telefon şirketlerinden biriyle anlaşma yapıp ne kadar aranırsak o kadar şirkete maddi destek sağlayacak bir düzenbazlığın altına imza attı. (Eski dokuz yüzlü hatların para tuzakları gibi.) Arayan masum insanlardan dakikası bilmem kaç TL den, sorulan soruya cevap vermeleri halinde hediye olarak cep telefonu kazanacakları söylenerek milletin temiz duygularıyla dalga geçildi. Halkımız kahkahalar arasında bir tavuk gibi yolunurken, onları yolanlarında halkımızdan birileri olması ne acı verici bir duyguydu.

Kelime KADIKÖY. Soru şu, İstanbul’un bir ilçesi. Hadi, falan numarayı arayın ve kelimeyi bilirseniz cep telefonu sizin olacak. İzleyicilerin verdiği cevap karşısında KADIKÖY, KARAKÖY e dönüşüyor. En sonunda kalan iki üç harfi televizyonun kendi bünyesinden bir arkadaşımız değişik bir isimle kendini (misal) Siirt’ten aradığını söyleyerek sorulan soruya doğru cevabı veriyor. Sunucu “bu gecenin şanslı kişisi Siirt’ten çıktı” diyerek bir başka soruya geçiyor.  O arada kahkahalar ve içeride kopan kızılca kıyamet ekrana yansıtılmıyor. İçerisinde başka kelimelere dönüşebilen bir başka kelime bulunuyor ve zincir devam edip gidiyor.

Birkaç gün sonra hediye olarak verilecek cep telefonu nasıl olsa verilmiyor diyerek hayali hediye LCD televizyona çevrildi. Uçuk bir hediyenin verilmesi sahtekarlığı ortaya çıkarır diye hediye belirli seviyede sabit tutuluyor. Dolandırıcılık bayağı bir zaman sürdü diye hatırlıyorum. Yalnız ben o elemanlarına dahi verecek parayı bulamayan bu televizyondan bir yıl sonra ayrıldım. Şu anda da televizyonun sahiplerinin ve idari kadrosunun da değiştiğini bildiğimden, geçmişte kalan bir olayı anlatmakta bir sakınca görmüyorum.    

Halen devam eden TV’lerdeki sahtekarlıklar karşısında vatandaşımızı uyarma amacıyla bu yazıyı kaleme aldım. Unutmayın ki asla (altını çizerek söylüyorum) asla emeksiz kazanç olmaz.  O yüzden kısa yoldan zenginlik, mal elde etme gibi maceraların peşine düşmeyin, düşmeyelim.

 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
benazir kandemir muhcu 11 yıl önce

bu televizyon dünyasındaki yarışmalar aynen dediğin gibi..
ama halk kendi ayağı ile gelip beni tavuk gibi yolabilirsiniz dedikten sonra da tv cilerin yapacağı pek fazla bir şey de yok...