Dünya üzerinde iki yüzün üzerinde devletin varlığı herkesçe malumdur. Bu devletlerin hepsi farklı şekillerde olsa da bir yönetime sahiptir. Tarih boyunca toplumlar, topluluklar, milletler, devletler, imparatorluklar, krallıklar, hanlıklar, beylikler, birleşik devletler bir yönetim biçimiyle yönetilmişlerdir. Bazı devletler, bazı dönemlerde güç ve kader birliği yapıp savaşlarda birlikte hareket etmişlerdir. Bazen de ekonomik olarak birleşip güç birliğine gitmişlerdir. Bu konuda en derin tecrübeleri olan toplumlardan en başta gelenleri de Türkler, Çinliler, İranlılar, Bizanslılar, İngilizlerdir.

İnsanlık tarihi süreci içinde İnsanlar kendilerini yönetecek insanları yine kendileri tayin etmişlerdir. Bazen, bu seçimler kanlı hesaplaşmalar sonucu yapılmıştır. Tıpkı Cengiz Han’ın, kardeşi ile olan iktidar mücadelesinde olduğu gibi; bazen kardeşlerin orduları iktidar olmak için karşı karşıya gelmişlerdir. İnsanlık tarihi ilk insan Hz. Adem’den bugüne kadar yaşam içinde tecrübelerini gelecek nesillere aktarmışlardır. Böylece hem insanoğlunun gelişmesi hem de bu gelişmeye paralel yeni yönetim şekillerinin hayata uyarlanması sağlanmıştır.

Günümüz Dünya düzeninde geldiğimiz en son demokratik sistemin, ABD’de uygulanmakta olan başkanlık sisteminin Türkiye’ye ne kadar uyup uymayacağı söz konusudur. Türkiye ve Türkler tarih boyunca yeniliklere hep açık olmuş bir millettir. Güneş’e ve  Ay’a, tapan bir toplumun, savaşmadan İslamiyeti seçmesi; krallıkla yönetilirken demokrasiye geçmesi; yapılan devrimlere katılması, bu milletin ne kadar tutarlı, zeki ve  akla dayalı hareket ettiğinin bir belgesi olduğunu göstermektedir.

Dünya üzerindeki yönetimler çok farlılıklar gösteriyor gibi olsalar da aslında -özü itibarıyla- birbirine benzer yönetimler uygulanıyor gibi yanlış bir algı vardır. Çin’deki cumhuriyetle  İran’daki cumhuriyet i nasıl kıyaslayamazsak, ABD’deki cumhuriyetle Rusya Federasyonu’ndaki cumhuriyeti kıyaslama yapamayız.  Türkiye’deki cumhuriyetle, Fransa veya Almanya’daki cumhuriyetleri de kıyaslama yapamayız. Hemen hepsi demokrasi gibi gözüküyor olsa da yönetim anlayışı, seçim sistemleri, halkın yönetime katılma oranı olarak aralarında dağlar kadar farklar vardır. Çin Kominizme yakın bir Sosyalist cumhuriyetle idare edilirken, Almanya Federal yapıyla, Fransa yarı başkanlıkla, İran İslam cumhuriyetiyle, Rusya demokrasiye geçiş süreciyle, Türkiye  kendine özgü demokrasisiyle, ABD ise başkanlık sistemiyle yönetilmektedir.

Yönetim şekilleri arasında halkın yönetime katıldığı, halkın sözünün geçtiği, kimsenin ötekileştirilmediği en başarılı sistem günümüzde ABD’deki başkanlık sistemi gibi gözükmektedir. Hiç bir sistem kendi içinde kusursuz değildir. Tüm sistemlerin eksik yanları ve hataları olabilmektedir. Zaten yönetimler de, zaman içinde kendini yenilemekte ve geliştirmektedir.

Türkiye’nin başkanlık sistemine geçildiğinde en büyük çekincesi, eyalet sistemine dönülecek ve bazı bölgeler bizden koparılacak gibi algılanıyor olmasıdır. Ancak ülkemiz, bu sorunu kendi iç dinamikleri ile lehine çevirip yoluna devam etmelidir.

ABD, milliyeti bir çok toplumdan oluşan  halk topluluğudur. Kurmuş olduğu demokratik sistemde tüm halklar kendilerine yer bulmakta ve toplumda aidiyet duygusu oluşturmayı başarmıştır. Kapitalist düzenden kaynaklanan sıkıntılar her ülkede gözlenmektedir. Sistemin iyi tarafı, halk ayağı sağlam olmasıdır. Hesap sorulabilir olması ve seçimlerde iktidara gelenlerin ve başkanların yöneticilik yapacakları sürelerin zamanla sınırlandırılmış olmasıdır.  Seçimleri kazanan başkanın kendi kabinesini uzman ekipten oluşturabilme şansının olmasıdır. Ayrıca başkanın senatör ekibinin, her dediğini yapamayacağı alt meclisin tampon görevi yapıyor olması, sistemin kendi kendini kontrol etmesini, sağlama yapmasını sağlamaktadır. En önemli özelliklerinden bir diğeri ise, seçimler sonucunda mutlaka bir başkanın seçilmiş olması ile koalisyonların son bulmasıdır. Uygulandığı ülkede partiler arası koalisyon pazarlıklarını bitiriyor olmasıdır. Ayrıca vilayetlerdeki valilerin de seçimle iş başına geliyor olmasıdır. Bizden farkları, eyalet valileri olmalarıdır. Eyalet sistemine göre bölgeler belirlediğinden, her eyalet kendi içinde valilerini ve meclislerini seçiyor olmasıdır. Yerinden yönetimin etkili oluşu ile dinamik bir yapıya kavuşulmasıdır.

Türkiye’de başkanlık veya yarı başkanlık  sistemi tartışmaları rahmetli Özal’la birlikte başlamıştı. Demirel cumhurbaşkanı olunca da, başkanlık ve yarı başkanlık sisteminin Türkiye’ye gelmesini gündeme getirmişti. Şimdilerde Sayın Başbakan Erdoğan ilk kez bir başbakan olarak, Türkiye’nin başkanlık sistemine geçmesini gündeme getirmektedir.

Türkiye’nin üst yönetiminde siyaseten sona yaklaşan siyasiler,Türkiye için hayırlı olan sistemin başkanlık sistemi olduğunu dillendirmektedirler. Başkanlık sisteminin siyasi partiler kanunlarını ve seçim kanunlarını yeniden yapılandıracağı bilinmelidir. Bu sistemin,Türkiye’de iktidar boşluğu kavramını ortadan kaldıracağını, Türkiye’nin önünün açılacağını görmek gerekmektedir. İlk kez bir başbakan hem de tek başına iktidarken bunu savunmaktadır. Bunun anlamı şudur: Mecliste istenirse bu sisteme geçilmesi için uzlaşma, altyapı hazırlanıp yasa yapılabilir.

Başkanlık sistemi, Türkiye gerçekleri ışığında Türkiye’ye özgü olarak her yönüyle ele alınıp uygulanmalıdır. Sadece muhalafet edeyim, bu sistemi Başbakan Erdoğan istiyor diye başkanlık sistemine karşı çıkmamalıyız. İnsanoğlunun fani olduğunu düşünürsek gelecek nesiller için en hayırlı, en başarılı sistem ne ise onu milletimiz, halkımız için uygulamalıyız.

Türkiye demokrasiye geçerken  yasalarını Avrupa’dan almıştır. Bunu milletinin refahı, yönetime katılması ve daha çağdaş ülke yaratma adına yapmıştır. Kadınlara seçme ve seçilme hakkını Almanya’dan önce Türkiye sağlamıştır.  Günümüzde ise halk arasında çok güzel bir söz vardır. Çok bilinen konularda herkes şu cümleyle latife yapıp söyler:  “Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yoktur.” Çok doğru bir söz. Demokrasinin beşiği ve en üst çıtası bugün ABD’de ise, biz onu alıp daha da üst seviyeye çıkarıp halkımızın refahına, neslimizin geleceğine sunmalıyız.

ABD’deki uygulanmakta olan başkanlık sisteminin eksik ve fazlalıklarını iyi analiz etmeliyiz. Türkiye’nin geleceğine doğru orantılı olarak sistemin tüm aksaklıklarını düzenlemeliyiz. Milletimizin dünyadaki en iyi yönetimle yönetilmesini sağlamalıyız. Yeni anayasamızda, tercih ettiğimiz sistemi en ince ayrıntısına kadar yazıp düzenlemeliyiz. Demokrasinin yeni beşiği olan bir Türkiye inşa edip yolumuza emin adımlarla devam etmeliyiz.

Bunları başarabilirsek göreceğiz ki; Türkiye, bölgesinde bir kutup yıldızı olarak parlayacaktır.

Harun Özdemir: 1966 Trabzon Şalpazarı doğumlu. Anadolu Ü. İşletme mezunu. 1985. / D.S.İ İnşaat Kontrolorü. Halen Devam Etmekte. / Şalpazarı Dernekler Federasyonu kurucu , 1. ve, 2. dönem Genel Başkanı. / Trabzon Federasyonu kurucu ve Genel Bşk.Yrd.; Karadeniz Konfederasyonu Kurucu ve Genel Başkan Yardımcısı.
 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
Abdullah Gözaydın 11 yıl önce

Harun bey bu yazınız bende büyük hayal kırklığına vesile oldu.
1- ABD'nin en az kusurlu mükemmel bir rejime sahip olduğunu iddiaa ediyorsunuz
C: Halbuki şu an üye eyaletlerin en az %33 ü "self deterninasyon" hakkını kullanarak bağımsız olmak istiyor, bir çoğu daha fazla yerel yetki istiyor, Ve washington ise yeni bir gizli oyunla Kanada-Meksika ile birleşip kıta devleti olmayı, parasını Amero yapmayı planlıyor.
2- ABD mevcut birlik gücünü ekonomik, siyasi, askeri gücünden alıyor. ABD bir krize girmemek için akla hayale gelmeyecek insanlık suçları işliyor , bir avuç siyonist ülkeyi dilediği gibi sömürüyor, ABD halkı ağır ceza yaptımları nedeniyle anti semitis söylemlerden kaçınıyor.
ABD ve Avrupada uyuşturucu kaçakçısına beş yıl ceza verilirken siyonizm+yahudi düşmanlık söylemine 6 yıl ceza verildiğini biliyorsunuz herhalde.
Vaktim kısıtlı özür dilerim bu yazınızı daha rahat bir zamanda tekrar okuyup reddiyemi yazacağım.
sizde haydar beyin yoluna düşmediniz inşaallah

Avatar
Mehmet Özdemir 11 yıl önce

Başkanlık sistemi, şu anki sistemden daha iyi duracak gibi. esasen benim istediğim Halife-i ruy-i zemin idaresindeki meşruti bir yönetimdir. Yani benim kafa geçmişte takılıp kaldığı için halifelikten yanayım.
Valilerin halk tarafından seçilmesi , halkın yönetime katılması adına güzel bir olay.Harun Bey'e aydınlatıcı yazısından dolayı teşekkür ederim.

Mehmet Özdemir:1979 şalpazarı doğumlu. 1997: Ktü Trabzon M.Y.O. Elektrik bölümü mezunu.Dz.K.K. İstanbul tersanesinde 2.5 yıl Kalite kontrolörü, 6 yıl gemi işa formeni olmak üzere 8.5 yıl çalıştı/2003-2011
Elektrik Üretim A.Ş. Genel Müdürlüğünde (Ankara) Elektrik Teknikeri olarak görev yapıyor.