Türkiye Cumhuriyeti yüz yıllık demokrasi mücadelesine yeni bir sayfa daha eklemek için 7 Haziran 2015 genel seçimlerine kilitlenmiş durumda yol almakta iken büyük yol kazalarını da birlikte yaşamaya devam etmektedir. Seçimlerle her partide başka bir demokrasi sınavı gündeme gelirken, önemli basamak olan partilerde aday belirleme, büyük sancılar oluşturmaktadır. Sahi bir parti adayını nasıl, hangi Kritere göre belirlemelidir.

Arkasında nüfus gücü olanlara göre mi? Partiye emek vermiş olanlara göre mi? Ekonomik güce göre mi? Eğitime göre mi? Ya da “yarın Ülkede iktidar olursam kimlerle yönetebilirim”e göre mi? Arkadaş, Yandaşa göre mi? Memleketi, İlçesi, Aşiret, Ağa, Mezhep, Azınlık vs. göre mi?  Aday belirlenecektir.  Belirledik diyelim. Ardındaki kitleler neden oy versin vekil adaylarımıza?

Peki halk neye göre oy veriyor siyasi partilere? Hiç düşünüyor muyuz? Kendi inanç ve Dünya görüşüne göre oy verenlerin oranı gerçekte yüzde yirmi değildir. Bunu bilen siyasetçiler her seçim dönemi halkı ayrıştırırlar. Neyle mi? Mezheple, Milliyetiyle, Dille, İnanç ve yaşam şekilleriyle. Komşular birden unutur komşu olduklarını bir anda oluverirler kötü komşular… Bu her seçim dönemi bu benzer çekişmelerle sürer gider. Oysa halkın tek derdi vardır. Geçim derdi. Çocuklarının eğitimi, İş, Aş olsun, Başlarını sokacak sıcak bir evleri olsun. Çokda bir şey istemezler aslında vekillerinden, Hükümetlerinden ve Devletini yönetenlerden. Sadece adil olsun, güvenilir olsun, bizi kandırıp aldatmasın isterler. Birde istediğimiz zaman bir telefon veya mesajla ulaşalım. Derdimizi anlatalımda çözmesinler, lazım değil diye düşünürler.

Gerçek konumuza dönelim. Adayları partiler nasıl belirliyorlar. Sonrasında nasıl sıralıyorlar. Çoğu yerde hangi parti kaç vekil çıkaracak aşağı yukarı belli, Sadece olağan dışı durumlarda kimin nerde ne kadar vekil çıkaracağı belli olmuyor.

AKP adayların temayül yoklaması diye bir yoklama ile belirliyor. Parti üyeleri adayları seçim bölgelerine göre oyluyor. Sandıklarda çoğu kez kimin birinci, kimin sonuncu çıkarıyor bilinmiyor. Çoğu zamanda Ankarada açılıyor sandıklar ve listeye kimler girmişse o adaylar ilk önlerde çıktı zannediliyor. Ama örgüt itaatsizlik etmiyor, Çalışmalarına tam gaz devam ediyor. İlginç olan adaylarda kim birinci, kim sonuncu çıktı itiraz etmiyor, Etmek istemiyor. Sonuçta iktidar nimetlerinden faydalanmak isteniliyor. Birçok adayda vekil seçilmesemde bir yerlerde görev verirler umuduyla çalışmalara adaymış gibi devam ediyor. AKP Bu algı yönetimi ile başarıyı devam ettiriyor.

MHP adaylarını belirlemeyi bu dönem en sonlara bıraktı. Belliki sürpriz adaylarla sahneye çıkacak. Belkide partilerle koalisyonlar yapıp seçim ittifakı içinde seçimlere girecekler. Parti içi disiplini iyi işleten MHP ilk sürprizini eski merkez bankası başkanını aday olması için ikna etmiş olmalıki vekil olmak için aday adaylığı müracatını yaptırdı. MHPnin, yumuşak karnı, siyaseti iyi bilenler görmüştür, Olası iktidar ortağı veya iktidara yürüse, Ekonomi yönetimi eksikti. Bu adayın partiye olan algıyı olumlu yönde değiştireceği kesin gibi, Ama diğer sürprizleri de görmek gerekecek. Ayrıca Sayın Bahçelinin parti içi rekabeti vekil seçimlerine yansıtmaması, partinin diğer bir iyi yönü. Geniş analiz için tüm adayların ortaya çıkmasını görmek gerekmektedir.

HDPnin, Yapmak istediği yüzde on barajını geçmek için batılı adaylara yönelme isteği ve Kürtlerin dışında ki kesimlerden oy alma isteğini gerçekleştirmesi için algı oluşturması, zaman daraldıkça geciktikçe risk oluşturmaktadır. Bu düzeyde risk taşıyan bir karar alan partinin şimdiye kadar çok farklı kesimlerden sevilen isimleri kadrolarına katmayı ikna etmiş olmaları gerekirdi. Sonuçta seçim takvimi belli iken zaman, HDPnin hedeflerine ters orantılı olarak çalışmaktadır. Ayrıca şu, bu, memleketten olsun da isimlerini yazalım. Her bölgeden oy alalım mantığı, belirlediği adayların halkta karşılığı çıkmazsa büyük bir fiyasko yaşamaya gebe bir seçim olabilir. HDP açısından. Diğer türlü sevilen, Saygın, Her kesimin kabul edeceği, Halk katmanlarında karşılığı olan adayları bulup, Terör artık bizimle birlikte anılamaz der ve bu görüntüsünü ayrıca parti yönetimlerine yansıtıp, Eş başkanlarını Kürt olmayan bir Türk le yönetmeyi başarabilirlerse, bu seçimlerde baraj sorununu aşarlar. İlerde Türkiyenin partisi olma yolunda mücadele edebilirler. Diğer türlü baraja takılma olasılığı çok muhtemeldir.

CHPnin, Seçim anlayışı, hiç olmadığı şekilde parti içi mücadeleye dönüşmüştür.Ön seçim yapılması kararı ve çıkacak sonuçların uygulanacak olması, Siyaseten büyük riskleri beraberinde taşımaktadır. İstanbul da ki herhangi bir bölgede Üç Milyondan fazla seçmen oy kullanacaktır. Oysa en fazla otuz bin üye oyu alabilen isimler listede yer bulacaklardır. Yani parti içinden başka hiç kimsenin ön seçimlerde sıralamaya girme şansı yoktur. Partiye dışardan ülkenin sevilen Sanatçıları, İşadamları, Akademisyenleri,  Farklı partilerde siyaset yapmış insanları katma şansı azalmaktadır. Kontenjan var bunlar için denirse de, Kontenjanlar genel merkezdekilerce kapatılacaktır. Geçtiğimiz otuz Mart 2014 yerel seçimlerinde ön seçim yapılan İlçelerde başarı elde edilememiştir. Üstelik ön seçimlerden çıkan adayların birçoğu aday da yapılmamıştır. Maksat o İlçelerde seçimleri, Belediyeleri almaksa, en uygun ve güçlü adaylarla seçimlere girilmesi gerekmez miydi? Veya adaylar güçlü idiler ise neden ön seçimlerde birinci gelen adaylar belediye başkanı olarak belirlenmemişti. Geçmiş tecrübelerin üzerine şimdi birçok İlde ön seçim Startı verilmesi, Bütün adayların ön seçimlere kadar varını yoğunu ortaya koymalarına sebep olacaktır. Bir Nisandan sonra aday adayları için seçim bitmiş gibi algılanacağından,bir çoğunda yorgunluk ve isteksizlik başgösterecektir. Bu kadar uzun adaylık çalışması bilimselde değildir. Örgüt ise bu süreçte içine dönmüş olduğundan, dışarıya kendini kapatmış olmaktadır. Ayrıca yıllardır görev yapmış ve partiye üye yapmış olanların avantajlı oldukları açıktır. Üç beş tane eski İl, İlçe başkanlarının birleşip, kendilerini bu sistemden çıkarmaları muhtemeldir. Parti üye yapısı birçok yerde sosyolojik olarak yaşayan halkın yapısını çoğunlukla yansıtmamaktadır. Demokrasi böyle bir şey demek için, bu uygulamanın enaz üç dört yıl önceden kesinlikle bu şekilde olacağının ilan edilmiş olması gerekirdi. Adaylık düşünen İnsanlar bu yönde bir çalışma başlatıp yarışa girsinler bu aradada parti üye kazansın denilebilirdi.

Diğer bir somut örnek ise memleketim Trabzon'dan vereyim.

Trabzon'da geçtiğimiz yıl yapılan 30 Mart 2014 yerel seçimlerinde CHP yarışa girmek ve Bütün Şehiri almak için büyük arayışlara girmiştir. Görev yapan İl ve İlçe başkanları ve partililer Trabzon da yarışabilmenin tek adının Milletvekili olan eski Trabzon belediye başkanı Volkan Canalioğlu nu ikna etmek için büyük uğraş vermişlerdir. Konuyu bildiğim için, Volkan bey aslında Belediye başkanı adayı olmak istememiştir. Başka bir aday varsa kendisinin zaten Milletvekili olarak görev yaptığını partililere iletmiş olmasına rağmen, Herkesin ısrarları karşısında bana verilen görevden kaçmam deyip aday olup yollara düşmüştür. CHPnin, Trabzon da ki oylarının Otuz bin dolayında artmasına da vesile olmuştur. Peki, Bir yıl sonra bu gün ne değişmiştir. İl başkanı ve bütün teşkilatlar istifa edip İl başkanlığı istila edilmektedir. Sebebi ise, Volkan bey, Birinci sıra aday yapılmasın. Trabzonda önseçim yapılsın denilmektedir. İnsana sormazlarmı?  Geçen sene Trabzon belediye başkanlığı adayı olmak isteyen yoktu. Ön seçim isteyen yoktu. Bir kurban aranıyordu. Tamam, Volkan Abi kurbanda seçildi. Bu kurban otuz binde oy artırdı... Ey teşkilat siz Volkan beyin etrafında kenetlenip bir otuzbin oy daha nasıl alabiliriz diye hesaplayıp, İkinci Üçüncü Vekilide nasıl çıkarırız! hesapları içinde neden olmazsınız. Demekki parti falan hiç kimsenin umurunda değil. Ortada garanti görülen bir koltuk var. Oda benim olmalı. Hepsi bumudur? İşte CHP, Teşkilatlarında, Trabzon da, İstanbul da ve diğer çoğu yerlerde ki Mantalite bu. Daha seçim Arifesinde bir Ön seçim Kaos u. Ne için. Hani parti disiplini. Hani Ülkede iktidar kavgası…

CHP, Parti içi demokrasiyi yerleştirip yaşatacağım diye, Ülkedeki iktidar yarışını pas geçmek üzere.

Diğer küçük partilerin yüzde Onluk,  barajı geçip oyuncu olma olasılıkları şu anki Konjonktüre göre zordur. Gözükmemektedir.

Türkiye bir seçime gidiyor. Her kes için hayırlısı olmasını cani gönülden diliyorum. Bildiğim bir gerçek varki, Bu seçimlerde sandığa gidip gönül rahatlığı ile oyunu verecek parti bulamayan seçmenlerin oranı, yüzde elliden fazla. Varın gerisini siz düşünün.

Harun ÖZDEMİR.

20.Mart.2015.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
Salim Şahin 9 yıl önce

HARUN BEY, ATV nin SUNDUĞU '' KİM MİLYONER OLMAK İSTER'' YARIŞMASINDA 3. SORU OLARAK 7 AZİRAN SEÇİMLERİNDE NEYİ SEÇECEĞİZ, ŞIKLAR: A) CUMHURBAŞKANI B) MİLLETVEKİLİ C) BELEDİYE BAŞKANLARI D) BAKANLAR ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİ EMİN OLARAK BİLMİYOR SEYİRCİYE SORUYOR SEYİRCİNİN % 45 MİLLET VEKİLİ DİYOR % 55 DİĞER ŞIKLARA GİDİYOR DEMEKKİ HALKIMIZIN %55 NEYİ SEÇECEĞİNİ DAHİ BİLMİYOR! BÖYLE BİLİNÇSİS HALKI EN KOLAY NASIL KANDIRILIR, ONLARDA ONU YAPIYOR.