salpazarihaber.com

Şalfed kongresinin ardından...

ŞALPAZARI

Şalfed (Şalpazarı Dernekler Federasyonu) 6. Olağan Kongresi’ni gerçekleştirdi ve yine aday olan mevcut başkan Semih Durmuş ve ekibi üç yıl süreyle yönetim için yetki aldı. Hayırlı uğurlu olsun. Tabii kongrenin ardından Şalfed hakkında söyleyecek iki çift lafımız var.

 

Bu kongre Şalfed’in benim takip ettiğim dördüncü kongresi ve her biri de gerçek anlamda örnek organizasyonlar olarak tarihe geçtiler. Sadece organizasyon kalitesi açısından değil, üst düzey bir demokratik olgunluk sergileniyor ve kaç aday olursa olsun en ufak bir gerginlik, tatsızlık yaşanmıyor. Katılım da hem protokol hem de yoğunluk açısından üst düzeyde gerçekleşiyor.

 

Bunlar işin güzel tarafları. Bir de madalyonun öbür yüzü var. Biraz da oraya bakalım:

 

Divan başkanlığı için Şalpazarı eski belediye başkanı, tecrübeli siyasetçi Mehmet Muhçu’nun seçilmesi bize göre isabetli bir tercihti. Genel olarak başarılı bir yönetim gösterdi diyebiliriz; ancak “herkes söyleyeceğini burada söylesin, burası bunun gerçek yeridir. Ötede beride konuşmasın” telkini de iyiydi ama pratiğe dönüşmedi. Çünkü protokol misafirlerinden başka kimse konuşmadı ya da imkânlar elvermedi ve konuşamadı. Dolayısıyla bu tavsiye ve temenni yerine gelmedi. Konuşmak isteyenlere de ötede beride konuşmaktan başka alternatif (!) kalmadı.

 

(Zaten Hilmi Türkmen başkanımız sağ olsun Şalpazarı meclislerinde kendini son derece rahat hissediyor, istediği kadar ve istediği şekilde konuşacağını düşünüyor olmalı ki, derli toplu bir konuşmada söyleyecekleri için iki-üç kat zaman sarf ediyor. Kongredeki konuşmasından sonra salondakilerin en az yarısının kendisini dışarı attığını fark etti mi bilmiyorum)

 

Bir başka ironi, yine Hilmi başkanın konuşmasında yaptığı espride gizliydi. İki başkan adayı da Hilmi Türkmen’in köyünden ve aynı sülaledendi ve soyadları Durmuş’tu. Kongre öncesi günlerde başka adayların da çıkacağı kulağımıza çalınmış, ancak herhalde öyle münasip görmüş olacaklar ki vazgeçmişlerdi.

 

Bunlar tolere edilebilir konular. Konuşmayı çok isteyen olsa şansını zorlardı, aynı köy ve aileden olmayan başka adaylar da çıkabilirdi. Asıl ve önemli konu bize göre başka:

 

Konuşmacılar söylemlerinde Şalfed’in mevcut durumundan çok daha iyi olması gerektiğini, bundan sonraki süreçlerde farklı amaç ve hedefler peşinde koşması gerektiğini söylediler, gerek açıktan gerekse imalı şekilde.

 

Yani ister açık söylensin isterse kapalı; ortada bir gerçek var ki Şalfed bugün istenen seviye ve pozisyonda değil. Geçen Karadeniz Manşet’te yazdığımız “Hemşehri dernekleri bitiyor mu?” başlıklı yazı özel olarak TDF için yazılmış gibi algılanmış olabilir ama değil tabii. Aynı tespitler diğer bütün hemşehri STK’ları gibi Şalfed için de geçerli.

 

Şalfed başta Türkiye’de kurulmuş ilk ilçe federasyonu olması hasebiyle başka bir takım özellikleriyle önemli bir kurum. Burun kıvırıp geçemeyiz. Hele benim gibi STK’ların önemi hakkında bu kadar kafa yoran ve kalem oynatan biri hiç geçemez. Bütün unsurlarıyla bir araya gelip, kurumun dünü, bugünü ve yarını hakkında geniş ve etraflı bir şekilde özeleştirel bir değerlendirme yapması gerekiyor.

 

Şimdilik bu kadar diyelim. Kısmetse ve gerekirse devam ederiz.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.