İslami kesim farklı beklentiler içinde, laik kesim farklı beklentiler içinde. Ustalık döneminin start verdiği seçim dönemi sonunda bu günlerde bekle ve gör politikası uygulanıyor.

Tatil, milletvekilliği düşürülmesi, altının tavan yapması, Yunanistan’ın çökme noktasını görmesi, ramazanın yazın ortasına denk gelmesi ve hala geçim sıkıntılarının boy göstermesi nedeniyle insanların hükümeti düşünme, üzerine yorum yapma zamanı kalmıyor. Hele hele okulun bitişiyle bu yaz çocuğu hangi yaz okuluna versem çabaları bir başka kafa işgalidir.

Bizler yeni hükümetten neler bekliyoruz diye kendimize sorsak inanın şu karmaşalık içinde bunun cevabını bizler de bilmiyoruz. Eğer muhafazakar kısımda yer alıyorsak yeni hükümetten beklentimiz baş örtüsünün üniversitelerde ve sınavlarda serbest olması, bir de kamuda başörtülü olarak çalışmak. Sabırla beklentiler bundan ibaret sanırım. Ha unutmadan bir de devletin her köşesine çöreklenmiş, muhafazakar görünümlü yalakalardan yer kaldıysa, akşama eve ekmek götürecek bir iş. Aslında bu konu başlı başına kaleme alınması gereken bir yazıdır.

Çıraklık döneminde “zenginin daha zengin, fakirin daha fakir olduğu” söylemi doğmuştu. Bu sözün oluşumu da AKP hükümetine aittir. Bu yüzden geriye dönüp bakarak yeniden geldikleri iktidara “ustalık” döneminde bu açığı kapatacaklarını düşünüyorum. Üst üste üçüncü dönem hükümete gelerek bir nesil değişmiş ki tıpkı Arap ülkelerindeki liderler kadar iktidarda kaldılar desek abartmış olmayız.

Gelelim laik kesimin yeni hükümetten beklentisine. İçlerine sindirememelerine rağmen hükümetin çalışma başarısını takdirle karşılıyorlar. Onlardan biri olmadığı için azıcık kıskançlıkları var elbette. Fakat ülke için objektif düşünceler içindeler. Yani en azından ülke kazanıyor gözüyle bakıyorlar. Hala daha devletin memur kadroları ellerinde olduğundan şimdilik o konuda sesleri çıkmıyor. Üstelik baş örtüsü meselesinden dolayı kendilerini bir adım önde hissediyorlar. Bir iki sanatsal ve özgürlükçü düşüncelerde hariç bir sıkıntıları yok. Ekstra olarak ülke elden gidiyor, her şey özelleşti gibi deyimleri dillerinden düşürmüyorlar.

Kürt sorunu diyerek doğulu kardeşlerimizin biraz şımartıldığını düşünüyorum. Aynı haklar diğer vatandaşlara da verilmeli. Çünkü bu tavırla doğulu kardeşlerimiz hazıra alışırken ülke politikasının dominolarıyla oynuyorlar. Standart ülke yönetiminin raydan çıkmasına sebebiyet veriyorlar. Neden Almanya’nın bir Türk sorunu yok… Birçok ülkede azınlık yaşarken hiçbir ülkede böyle bir sorun çıkmıyor. Bu hükümetin acilen halletmesi gereken konular içerisindedir. Aksi takdirde bir tarafın gönlü yapılırken diğer tarafın keyfi kaçabilir. Profesörlerden bilgi alınıp ne yapmalıyız diye kafa kafaya verip düşünmeli hükümet. Orada karışıklıktan nemalanan bazı şahıslar var ki refah içinde yaşamak isteyenlerin karşısında duruyorlar.

Hep beraber bekleyip ustalık döneminin neler doğuracağını göreceğiz. İnşallah Süleyman Demirel’in dönemi gibi şapkamı alır giderim söyleminde dönmez bu dönem. Sahi Süleyman bey hiç usta olamamış mıydı? Her neyse. Hepimize hayırlı olması dileğimle.

     

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.