salpazarihaber.com
2011-05-01 11:46:15

Gurbetten Memlekete

Necati Çömez

ncomez@hotmail.com 01 Mayıs 2011, 11:46

Beşikdüzü’nde otobüsten indikten sonra beyinlerimizde hala koltukta oturuyor ve uzun yolda gidiyormuşçasına, sarhoş halinle göz ucuyla dolmuş bakıyorsun. Kulaklarında gün boyu yaptığın yolculuğun uğultuları hâkim. Gözler yarı uykulu, vücudun her yeri tutulmuş, sabahın serin havası ciğerlerinde oynaşıyor. Kollarını dirseklerinden kırıp ellerini yumruk yapıp “hıııaaaaayyyytttttt” diye arkaya doğru esnerken gözlerini kısıyor ve vücudunu yerine oturtma aşamasında duyduğun ses seni kendine getirir.

-Şalpazarı’na mı abi (ağabey)?

Gurbetten gelmişliğin verdiği üstünlük, karşındakinin yaşadığı yeri küçümseme ve kendini bir şoförden üstün görmeyle vereceğin cevap, gözlerinin içine bakan masum yalvaran bakışlarca çok önemlidir. “evet” cevabıyla valizlerinin ve bütün çantalarının havada uçuştuğunu görürsün. Kendinden emin en ön koltuğa oturursun. Ya da sana güzel bir yer gösterilir. Yeni gelin misali sen diğerlerinden azıcık farklısındır.

Direksiyonun üzerine yatar vaziyette kullandığı arabadan kenarları süzerken bir yandan da her dikilen şahıslara korna çalan şoför olaya gayet hâkimdir. Ön camın yetmediği görünümüyle eğilip daha ileri bakarak, bazen de sivilce sıkıyormuşçasına dikiz aynasına girmesi ona has bir görünümdür.


Belirli bir müddet hiç konuşulmadan alınan yol, ta ki senin merak edip de bir şey sorana kadar devam eder. Sanki soruyu beklermişçesine çaktırmadan gözlerinin içine bakan takanın kaptanı, fitili ateşlenecek şekilde kafasında ki soruları hazır tutar. Senin sorundan sonra “nereden geldiğini ve kimlerden olduğunu” ardı ardına sıralar. Koyu muhabbet senin elindedir. Konuşmaya müsait biriysen akıcı sohbet fokurdayarak kaynar. Fakat mahkeme duvarı gibi bir suratla koltuğun şeklini almışsan, yüzüne yansır ve etrafındakiler tarafından da fark edilir. “Yorgundur” yorumu karşı kafalarda yer alır.

Arabada hiç ses yoksa ve Şalpazarı tabelası görünüp de arabacı sola sinyal vermiş, ardından da o yola girdikten sonra bütün dizginleri ele alır. Bu noktadan sonra konuşuyorsan konuşursun, konuşmuyorsan da çokta umurunda olmaz arabacının. Deminki direksiyonun üzerine yatan şahıs gitmiş, arkasına yaslanan kendinden emin birisi görülür direksiyonda. Bir yandan geniş kaset çantasını karıştırır. Ya da ön camın hemen dibine gelişi güzel şekilde dağılmış kasetleri elleriyle yoklar. Birini alır sağına soluna bakar, ardından bir yola bakıp bir kasete konsantre olmaya çalışır. Sanki kasetin içindeki şarkıları hatırlamaya çalışıyormuşçasına kısa bir dalgınlıktan sonra kaseti aldığı yere fırlatır. Bir başkasını alır bir iki baktıktan sonra arabanın teybine iteler. Ne zaman nerede korsan kayıt yapıldığı belli olmayan, ya da bir içki sofrası esnasında çekilmiş kasetten boğuk bir türkü kemençenin arasına karışır. (hiçbir zaman kemençe kaseti haricinde başka kaset koyan dolmuşa rastlamadım) ardından el gayri ihtiyarı teybin ses düğmesine gider ve araç yeşillikler arasında ilerlerken ses hafif açılır. Bunun anlamı bende “ben bu kasetten hoşlanıyorum istersen sende bir dinle bak bakalım nasıl?” sorusu gibi.

Memlekete girerken önemli bir şahsı sizlere getirdim edasıyla bir iki kornayla dağlar arasına sıkışmış kasabaya gireriz. Nokta konan yolculuk da burada son bulur.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.