salpazarihaber.com
2011-03-03 22:20:31

Anadolu Aslanları ve KOBİ’ler Bir Şanstı!

Hasan Köse

hfkose@hotmail.com 03 Mart 2011, 22:20

“…Çoğunlukla ortaklıklarda/huleta bazıları bazılarının hakkına tecavüz eder. İman ederek bu konuları salih amel görüp öyle davrananlar çok azadır.” [1]

Anadolu Kaplanları; 1980 sonrası İstanbul ve çevresi dışında gelişen, merkezden beslenmeyen İslamî sermaye veya Anadolu Sermayesi olarak da adlandırılan sanayi ve ticaret kuruluşlarıdır. Başta Denizli olmak üzere, Gaziantep, Kahramanmaraş, Kayseri, Balıkesir, Konya, Ordu, Kahramanmaraş, Çorum, Samsun, Çankırı ve Trabzon’dur. Bunların İstanbul Sanayi Odası`nın  2005 sıralamasına göre, yüzden fazlası Türkiye`nin ilk bin şirketi içine girmişlerdir. Bunların hemen arkasında çok sayıda KOBİ vardır.

Bu dönemde gerçek ve paravan birçok şirket kuruldu. Zaman içinde birçoğu kâğıt üstünde kalırken birçoğu da yoğunlukla 28 Şubat sürecinde olmak üzere battı/batırıldı. Konumuz paravan olarak kurulmuş olanları değildir. Onlar zaten; “o gün’ün gelip çattıp korkudan baldırları açıldığı zamana”[2] kadar mühletlidirler.

Bu şirketlerin gerçek olanlarından çok azı müstesna, yurt içi ve yurt dışında insanların faize bulaştırmak istemedikleri tasarruflarını mudarebe hukukunu göstermek suretiyle topladılar.  Bunlardan bazılarının kendilerinin zaten şirketleri vardı. Şirketlerini gayri resmi olarak halka/küçük fakat çok sayıda ortağa açtılar. Bazılarınınsa hiç sermayeleri yoktu emek/fikir ve işletmeciliklerini ortaya koydular ve para toplayarak şirketler kurdular. Niyetleri gerçekten iş yapmak olanlar, doğal olarak işçiler de çalıştırmak suretiyle üretime başladılar.

Bu insanlar iktisadi açıdan girişimci[3] değildir.  Çünkü risk almıyorlar. Topladıkları sermayeye karşılık kendi imzalarını taşıyan senetler verselerdi her ne kadar züğürt olsalar da en azından hukukî olarak sorumlu olurlardı ve biz onlara o zaman girişimci diyebilirdik. Kurulan şirketler,  modern hukuk çerçevesinde resmileştirilirken resmi muhatap bu işletmecilerdir. Oysa gerçekte bütün risk,  küçük katılımcıların tasarrufları üzerindedir.  Yani şirket batınca bu küçük tasarruflar batmış olacaktır. Ve onlarda “ne yapalım zarar riski olmasaydı zaten bu ticaret olmazdı” deyip işin içinden sıyrıldılar/sıyrılıyorlar. Anadolu özdeyişiyle; “Davul küçük tasarruf sahiplerinin boynunda tokmak bu işletmecilerin [4] (CEO/ manager) fakat bunlar resmiyetteki rollerini/sermayedar fiilen uygulamakta ve patron gibi davranmaktadırlar. İşte bu manipülasyon ve sofistike bir dolandırıcılıktır.

Bu beş cepheli bir dolandırıcılıktır.  Devleti “zalim olduğu için” vergi açısından dolandırmışlardır. Yani kamuya karşı kolektif sorumluluklarından kaçmışlardır. Bu bir. Sermayeye emek, devlete girişimci gibi davranarak şirketten öyle yararlanmış ve fakat işletmecilik yapmışlardır. Bu iki. İşletmelerine sermaye toplarken mudarebe/emek sermaye oraklığı demişlerdir. Fakat ikinci maddede anlattığım şekilde kendilerini emek tarafına koymak yerine sermaye tarafına koymuşlardır. Oysa eğer şirketleri emek sermaye ortaklığı ise onlarda emekçidir. Ancak onlar kendileri nemalanırken, kendilerine bağlı üst düzey profesyoneller hariç aşağı doğru asgari ücret uygulayarak üretimin her aşamasındaki emekçileri sömürmüşlerdir. Oysa yapmaları gereken şey toplam kârı önce emek ve sermaye payı diye iki eşit parçaya bölüp, sermaye sahiplerine hisseleri oranında adaletle dağıtırken tüm emekçilere de diğer yarıyı üretime katkıları oranında adaletle dağıtmaktı. Bu üç. Bütün bunlarla toplumun hakikatleri öğrenmesini engelmiş ve İslam kaynaklı emek-sermaye ortaklığına karşı önyargı oluşturarak toplumu kandırmışlardır. Bu dört. Hem emek hem de sermayeleriyle ortaklıklarına katılan insanları kandırmakla bizzat Allah’ı kandırmaya çalışmışlardır. Bu da beş.

Ortaklık/ huleta her şekliyle, bir iman ve salih amel konusudur. Son Nebi’nin üretim aşamalarındaki uygulamalarını aynen tatbik etmek ve daha iyisi yalnız ihtiyaçlarını alıp gerisini dağıtmaktır. Kaldı ki O kendi payına düşeni dağıtmada insanların en hırslısı olmuştur.

Selam Ona ve tüm izleyenlerine olsun.

 “…ve-inne keśîran mine-lḣuletâ-i leyebġî ba’duhum ‘alâ ba’din illâ-lleżîne âmenû ve’amilû-ssâlihâti ve kalîlun mâ hum… Çoğunlukla ortaklıklarda bazıları bazılarının hakkına tecavüz eder. İman ederek salih amel görüp öyle davrananlar çok azadır.” [5]

 

[1] “(Davud) Dedi ki: `Andolsun senin koyununu, kendi koyunlarına (katmak) istemekle sana zulmetmiştir. Doğrusu, (emek ve mali güçlerini) birleştirip katan (ortak)lardan çoğu, birbirlerine karşı tecavüz ederler; ancak iman edip salih amellerde bulunanlar başka. Onlar da ne kadar azdır.` Davud, gerçekten bizim onu imtihan ettiğimizi sandı, böylece Rabbinden bağışlanma diledi ve rüku ederek yere kapandı ve (bize gönülden) yönelip-döndü. Kuran-ı Kerim, Sâd 34, Ali Bulaç”

[2] Kuran-ı Kerim, Kalem 42

[3] Girişimci: “Ticaret, endüstri vb. alanlarda sermaye koyarak girişimde bulunan kimse, müteşebbis.  Güncel Türkçe Sözlük/TDK”, “Emek, sermaye ve doğayı bir araya getirerek üretim sürecini bir üretim faktörü olarak tasarlayan, örgütleyen ve onun tüm riskini üstlenen kişi. İng. Entrepreneur, BSTS / İktisat Terimleri Sözlüğü 2004” , ” Bir işin sorumluluğunu kuruluş, yönetim ve dokuncasını üzerine alan kişi. İng. Contractor, BSTS / Tecim, Maliye, Sayışmanlık ve Güvence Terimleri Sözlüğü 1972”

[4] İşletmeci: “1. Bir fabrikayı veya gelir getiren bir kuruluşu yöneten kimse. Güncel Türkçe Sözlük,TDK” , “ 1. Genel olarak bir işletmenin başına geçip onun geleceğini eline almış olan kişi. 2. Bir işletmeyi ekonomik koşullara ve günün tecim olanaklarına uygun bir düzeyde çalıştıran ve yöneten kişi. İng. Businessman, BSTS / Tecim, Maliye, Sayışmanlık ve Güvence Terimleri Sözlüğü 1972”

[5] Kuran-ı Kerim, Sâd 34, Muhtasar


Kaynak: Özgün Duruş



Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.