Geleceği karanlık bir tünelin içerisine doğru ilerleyen Türk futbolu sancılı dönemi hala atlatamadı. Daha iyi olsun derken atılan adımlar, değiştirilen kurallar, bir sonraki problemleri tetiklemekten ileri gitmedi. Düzenin karışıklığı futbolcuların kafasının karışmasına da sebep olurken olayların her geçen gün daha da kötüye gittiğini söyleyebiliriz.

Suriye’yle Türk futbolunun benzerliğine gelince oradaki halkın nasıl kafası karışık, geleceği belirsiz, sonucun nereye varacağı belli değilse, Türk futbolunun da kafası karışık, geleceği belli değil, tünelin henüz başında diyebiliriz. Yani Türk futbolu tipik bir iç savaş yaşıyor gibi bir şey şu anda.
Suriye de okula giden bir öğrenci gerek tehditlerden dolayı gerekse düzenin belirsizliğinden dolayı ya eğitim alamıyor ya da geleceğini göremediği için kendisi eğitim almak istemiyor. Bekleyelim ve olaylar nasıl sonuçlanacak görelim diye kendini yönlendirirken elbette zamanın akıp gitmesine de aldırış etmiyor. Hatta birçok kez sonuçları almak için zamanın akıp gitmesini istiyor desek daha doğru olacaktır.

Türkiye de futbol oynayan bir oyuncu kural değişikliğinden dolayı moralsiz çıktığı, ya da “ne olacak bu işlerin sonu” düşüncesiyle sahaya adımını attığında verimsiz olduğu gibi Türk futbolunun kalitesini de aşağılara doğru çekecektir. Şu an gözle görülür bir düşüşün yaşandığını oynana oyunlardan sezilmeyebiliriz. Kaldı ki Suriye misali zaman akıp gidiyor, fakat bu sefer zamanın akıp gitmesi bir futbolcunun kesinlikle aleyhine olan bir süreçtir. Futbol oynayan bir kimse SGK standartlarına göre elli beş altmış yaşlarına kadar futbol oynayamıyor. Topu topu otuz üç otuz dört yaşlarına kadar sahada kalabiliyor. Onun için bir futbolcunun bir yılı futbolcu açısından çok ama çok önemlidir. Onun Suriye’deki gibi geleceğe harcayacak zamanın olmadığını net bir şekilde söyleyebiliriz.

Üç günde bir sahaya çıkan futbolcuya asla rakibi anlatıp, ona göre taktik veremezsiniz. Bir önceki maçın üzerinden bir gün geçtikten sonra dinlenme faslı gelir. Ardından normal idman yapılır ki buna mecburen taktik idmanını da dahil etmek zorundasınız. Son günse, bir sonraki gün maça çıkacağınızdan dolayı hafif bir ter idmanı ile olayı kapatırsınız. Bunun daha toplantısı var ve rakibin zayıf yönlerinin yorgun kafalara sokulması gibi bizim bilmediğimiz değişik kategorileri falan… Onun için sahada oynanan futbolun hemen hemen yüzde sekseni futbolcuların kişisel becerilerinden meydana geliyor. Bu yüzden göze hoş futbol oynanmadığı gibi kalitenin de her geçen gün düştüğünü görüyoruz.

Çözüm nedir? Çözümü eğer ben söyleyeceksem kesinlikle eski kuralları aynen uygularken yavaş yavaş sistem değişikliğine giderdim. Mesela futbolda kaos varken play off gibi ekstra kafa karıştırıcı bir uygulamaya gitmezdim. Şike yapanı veya adı geçeni her ne olursa olsun küme düşürürdüm ve kafalarda “bunun sonu nereye gidecek?” sorunu oluşturmazdım
. Kulüp başkanlarıyla toplantı yapar olumlu veya olumsuz olacak her şeyi onlarla istişare ederek zararı minimuma indirgerdim. Bu kadar.   
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.